29 Ocak 2010 Cuma

Evet / Hayır



Tüm hayırlarımın bir karşılığı olmalı sende.
Tüm evetlerimin bir başlangıç "hayır"ı.  
"hayır" demeliyim!
"evet" demelisin!
Mesela boynumdan öpmelisin,
aynada bizi görmeliyim!
"hayır" demeliyim!
sen gitmelisin...


Bir kapı aralığından seyretmeliyim seni
Tereddüt etmeliyim
Geleceğimi bilerek girmiş olmalısın içeriye
Geri dönüşüm olmayacağını bilmeliyim


"evet" demelisin...
"evet" demeliyim...
 
 
 
* Mutlu Efsa... :)
 
 

27 Ocak 2010 Çarşamba

Güneşin Kızları İçin Elele







Merhaba Birmilyonkalem Dostları,

1MKalem olarak, yaşları 18-25 arasındaki genç kızlarımıza hizmet amacıyla kurulmuş "Genç Kız Sığınma Evi Derneği" ile işbirliği yaparak, bu kızlarımızın yiyecek ve giyecek gibi ihtiyaçlarına destek olmayı amaçlıyoruz.

Genç kız sığınma evinde toplam 20 civarında genç kızımız barınabiliyor. Özellikle bulunduğu çevrede bir şekilde mağduriyet yaşayıp, destek almak isteyen genç kızlarımız burada kalıyor. Bu nedenle "Güneş Evleri"nin adresi gizli tutuluyor.

Birmilyonkalem (1MK) olarak, bu kampanyada sadece ihtiyaçları sahiplerine ulaştırmak değil, aynı zamanda toplumsal ihmal, istismar ve şiddete karşı bir  duyarlılık hareketi de başlatmak istiyoruz. Huzurlu ve mutlu bir toplum olabilmek için birbirimizin ihtiyaçlarına duyarlı, komşusu açken uyuyamayan, kendi değerlerinin farkında bir toplum olduğumuzu hep birlikte yeniden anımsamak istiyoruz.

Her zaman olduğu gibi 1MKalem olarak yardımları biz kabul etmiyoruz. Sizler doğrudan ilgililere ulaştırıyorsunuz. Biz sadece duyarlılığınıza sesleniyoruz.

Saygılarımızla.


Yardım etmek ve daha ayrıntılı bilgi almak isteyen dostlar için adres:

http://www.genckizsiginmaevi.org/


GENÇ KIZ SIĞINMA EVİ DERNEĞİ

Koşuyolu Mh. Çetin Gümeç Sk. Başkanlar Sitesi A6-Blok Daire: 10

Koşuyolu- Acibadem / İSTANBUL


Duyarlılığınız için çok teşekkür ederiz.

BİR MİLYON KALEM

Web Sitesi Yönetimi

22 Ocak 2010 Cuma

Kadınlar üzerine yazılmış bir yazı üzerine...


Geçenlerde bir yazı okudum... Kadınların güzel bir geceden sonra ne düşündüklerine, beklentilerine ilişkin, "Kahvaltı Kadınları" isimli (*) Reha Muhtar' ın kaleme aldığı bir yazı idi. Ben ilk kez gördüm ve görüpte kayıtsız kalmak istemedim kendimce. Bazen erkekler bizleri bizden daha iyi anlamlandırabiliyorlar ya, işte buda güzel bir örnekti belki de.

Hani insanın okudukça kendini gördüğü yazılardan birisi olarak tanımlanabilirdi. Yer yer "kadınlar ne arar" soruna verilebilecek hoş bir yanıt saklıydı içinde...

"Flörtü sevse de, sevgiyi arar. Kadınlığından gurur duysa da esasen aşkı arar. Özgür birliktelikleri savunsa da, ait olacağı adamı arar. İlk akşam yemekte ses etmese de, kahvaltıyı umar."



Neden kahvaltı kadınları denildiğini o an anladım. Bende çoğu kadın gibi, bir kahvaltı kadınıydım. Güzel geçen bir geceden sonra, hala tenler sıcakken, bir erkeğe sokulmanın keyfi gibiydi kahvaltılar. Ama sokulduğunda seni saran eller olmadan bir anlam ifade etmiyordu. Bir tarafın ısınırken diğer tarafın açıkta kalıyordu...

"Akşam yemeği, ilk gece için hoş olsa da etkili değildir. Gidilen eğlence mekanı, zevkli olsa da belirleyeci değildir. Belirleyci olan sabah kalkıldığında ne durumda olunacağıdır."



Ve aslında benim için en okunmaya değer, okumaktan keyif aldığım cümleler şu paragraflardaydı...

"İlk akşam yenilen yemek yemek değildir. Sabah edilecek kahvaltı kadın için ilk yemektir. Her kadın, her halükarda ve mutlaka bir kahvaltı kadını olmayı arzular. vücudunun değil, kendi değerinin bilinmesini ister. Sadece erkekliği değil, erkek adamı uyandırmayı düşler. Ön sevişme diye adlandırdığı akşam yemeğini değil, sevişme sonrası kahvaltıyı arzular."

"Erkek geceye noktayı koymuş ve uyumuşken, kadın virgülü koymuş ve düşünmeye başlamıştır. Kadın için gecenin nasıl geçtiği gece belli olmaz. sabah belli olur. Her zaman sabah kahvaltısı yapılmasa da, kahvaltılı birliktelikler müthiş güzeldirler. Vücutlarını paylaşanların, birbirlerini paylaşması önemlidir.ruhu güzelleştirir, sakinleştirir, dinginleştirir. İnsana insan olduğunu hissettirir."


Bir kadın için en güzel anlardan bir tanesi de, sevdiği erkeğe kahvaltı hazırlamak değil miydi? Gece seviştiği kadının elinden hazırlanmış bir masayı görmezlikten gelip giden bir adam, bir sıfata sokulmalı mıydı?  Güzel an' lar dilerim herkese...


 
* Bu aralar huysuz ve tatlı kadın modunda ki Efsa... :)
 
* Resim
 
* Alıntı (yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz)

14 Ocak 2010 Perşembe

Mektuplar / Veda



Merhaba Sevgili,


Artık seni sadece sevgili olarak andığımın farkındasın değil mi? Sonuna "m" harfini eklediğim tüm sözcükleri yuttum geçenlerde. Yalnız boğazımdan geçerken zorlandı. Yani soluk borumu tıkadı biraz, nefesimi sarstı. Ama yuttum! Mideme oturmasına müsaade etmeden çıkarttım içimden... "Ayakta su içme" derdi annem. "Böbreklerine gitmez sonra, süzmez içindekileri" Bende midemde oyalanmadan git istedim. Bulandırma beni daha fazla diye...

Önceden önümde alışkanlığın verdiği bir süreç vardı atlatacağım... Ve ben özledim işte. Bazen yanımda ol istedim. Tenine dokunayım. Ellerimde kokun kalsın istedim... Ve bazende defalarca kendimle çelişip intihar ettim ben sende. Defalarca dirildim. Beni okumayı sevdin ya kendini gördükçe! İşte tam bu yüzden kestim bileklerini kelimelerimin. Kırmızı (ben) akarken, siyahlaştılar (senleştiler) iyice...

Biliyorsun! ulaşılamayana değildi benim özlemim. Sadece benim kahramanım ol istedim. Ben ölmek üzere iken kurtar beni... Ama sen en çok yeniden diriliş zamanlarımda, yeniden senden kurtulduğumu sandığım ve güçlü olduğum anlarda sevdin beni. Seninle yeniden yenilmeyi öğrendim.


Sen benim için güneş gibiydin sevgili. Her defasında yüzümü sana döndürdüğüm... Ama... Ama işte bazı bazı dokunduğun yerleri kopartmak istedim. Ellerimi, yüzümü, saçlarımı, yanaklarımı... Ama en çok düşüncelerimi! Kop artık benden, çık içimden istedim.

Aylarca senden neden vazgeçemediğimi tarttım durdum beynimde. Bu kadar çelişkiye, bu kadar gidiş gelişlere rağmen neden senden vazgeçemiştim. Biraz geç anladım... Yolum sendin. Aslında bundandı bir adım bile yol alamayışım...


Seni kendimce sevdim, seni istedim. Mesela hep de bildim. Sen benim için o adam değildin. Sadece o sırada sevilecek en güzel şey sendin...

Biliyormusun, kokunu unuttuğumu farkettim geçenlerde... Tıpkı sana kızgınlıklarımn hepsini unutmamak isterken, unuttuğum gibi. Ki hediye etmek için aldığım ağaçta kurudu susuzluktan... Ve tüm yazdıklarını sildim yine geçenlerde. Tüm kelimelerini okurken bugünün bana ilk kez mail attığın gün olduğunu gördüm. "Seni geç tanıdığıma pişman olmam umarım" diye yazmışsın. Hiç sanmıyorum! İkimizde birbirimizde iyi ki tanıdım dediğimiz insanlardan olacağız... Sebeplerimiz birbirimizinkinden çok farklı olsa da...

Bugün güzel bir veda istedim senin için. Güzel hatırlayalım birbirimizi, yazdığımız gibi. Vedayı, bana yazdığın bir cümle ile bitiriyorum. Yolun açık olsun Sevgili...


"Aklıma geldikçe sen, ben kendimi gizleyecek bir yerler arıyorum. Gizlediğim yerlerde sen varsın çünkü... Buldukça miraca çıkıyorum. Ört üstümü."



* Apar topar yazdım... Akıcılığını kaybeden her bir kelime için...

* Büyüdüğünü hisseden Efsa...

5 Ocak 2010 Salı

Mektuplar / Gidişin




Merhaba sevgili,


Şimdi "Nasılsın" diye çocukca bir giriş yapsam sana, ne değişir ki? Sonuçta yüzeysel olarak nasıl olduğunu, benden uzakta neler yaptığını hep bildim... Bilirsin birşeyleri kurcalamayı hep sevmişimdir. Sevdiğim çok şey var aslında... Ama artık bütün herşey anlarda asılı kalıyor. Tek söyleyebileceğim, sen unutulmuyorsun!

Şu anda beni merak etmeni isterdim mesela... Sormanı, aramanı...
Ben... İyiyim işte, herşey bildiğin gibi hayatımda. Havalar da güzel bu sıralar... Sonbahar ya! Her yer sarı, her yer kırmızı, bakışlar sepya...Ne güzel olurdu, bir sonbahar günü öpüşmek seninle yağmurda.
(Keşke yine öpebilsen beni. Saçlarım yüzüme düşse ve sen çeksen...)

Son bahardı... Kaçınılmazdı... Ki kaçamadık. Döküldü tane tane yapraklarımız. Sen giderken silkelendin, ben ağlarken düştü son yaprağım. Geride kocaman bir boşluk... Yaprakların hışırtısı...
(Ne garip; aslında insan alışkanlıklarının kurbanı, sevginin değil! )

Sen gittin!
...

Biliyor musun; aslında hiçbir şey bildiğin gibi değil hayatımda. Çok şey değişti. Çocuklara konulan isimler bile değişti bu yıl. Kıyafetler, tarzlar, hayatlar değişti. Ben değiştim. Koltuğumun rengi bile değişti.
(Aslında en büyük değişimi seni sevdiğimde yaşadım ben...)
Sonra sen gittin... Ve yakışmadı hiçbir kıyafet üzerime!

Sen çok özeldin, güzeldin... Her kadının hayatında "işte çocuğumun babası bu olmalı" dediği bir adam vardır ya... Senden bir bebeğim olmalıydı benim de. Senden bir parça, bir doku, bir koku. Baktıkça seni hatırlatan. Sevginle birlikte doğan, büyüyen, benimsenen. Nasıl sevgini büyüttüysem içimde, onu da büyütmeliydim.
(Sen daha gitmemeliydin sevgili... Daha değildi, o gün değildi...)

Sen gittin...

İçimdeki kadın arkandan o duruşu bozmamaya çabalarken; paçasına yaslanmış sana umutla bakan o küçük kızı yok saydın... Gittin... O kız mahsun kaldı. Artık acıtsa da kanatmıyor yokluğun...

(Sen; iki renkli bir kalemin artık yazmayan tek tarafı gibiydin... Mürekkebim bitene dek, benimle kalmaya mecburdun... Bende seni taşımaya!)


* Resim

* Googleden kendi yazdıklarını arattığında, başkalarının bunları forum köşelerinde kullandığını gören Efsa...
Bugün bir tane buldum...Parpari niki ile bir kız kullanmış misal!!
Related Posts with Thumbnails

..