Akşam ezanı okununca,
Apar topar tozlarla bütünleşen küçük bedenlerimizle, evlerimize dönerdik.
Ezan vakti geldi mi akşam olmuş sayılırdı.
Sabah olunca sil baştan…
Gözümüzde büyüttüğümüz, aslında ufacık bir arığın üzerindeki köprüden geçerdik
Suyun üzerinden hoplardık O taraftan, bu tarafa.
Evden kullanılmayan kumaş, örtü parçaları ile terk edilmiş minibüsü süslerdik.
Erkek çocuklar bozardı, biz yeniden yapardık.
Ne onlar bıkardı, ne de biz.
Kızılderili olurduk.
“Kantaki”, “çantaki” diye lakaplar takardık.
Annem kovboy filmlerini severdi.
Oysa ben küçük evi bile hatırlamazdım.
Aklımda Köle Isauradan birkaç sahne vardı.
Büyük küçük kavramını çözemezdim.
Ve sürekli sorardım anneme
“Neden bulaşık yıkamak için küçüğümde, aranızda yatmak için büyüğüm”
Diye…
Gülerdi annem.
Abim sakat olmayan diğer eli ile beni battaniyeye sarar.
Sonra tutup çekerdi.
Kahkahalarla gülerdim.
Kendimi halının içinden çıkan Alaaddinin prensesi zannederdim.
Mahalle kavgaları yapmazdık.
Gerçi mahallemizede başka çocuklar girmezdi pek.
Girdiklerinde umursamazdık, herkes yerini, yurdunu, gideceği yeri bilirdi.
Onlar bir hevesle gelirlerdi.
Bizde bir hevesle geldikleri gibi gideceklerini bilirdik.
Evden gizlice yürüttüğümüz meyve bıçaklarını
Dizlerimize kadar gelen otları kah yuvarlanıp, kah yolarak yemek yapardık.
Arada babamın jiletlerini bile çalmışlığım vardı.
Allah tan kesmezdik elimizi.
Tek kullanımlıktı sanki her şey.
Jiletleri çöpe, bıçakları annelerimize çaktırmadan eve götürürdük.
Ben büyürken
Okula kendim giderdim.
3 büyük caddeden geçerdim.
Babam "seni sadece 2 gün okula götürdüm, gerisini kendin gittin" diye anardı ara sıra.
Ben ilkokula başladığım yıl, mavi önlükler çıktı.
Ama bizim gri pileli formalarımız vardı.
Çok hava atardık.
75 kuruş harçlık alırdım.
Param cinoya ve simite yeterdi...
Bağcıklı çizmelerin moda olduğu zamanlarda,
Ailemin durumu çok iyi gitmezken, alamayacaklarını bilip üzülmüştüm.
Ama bir gün babam beni sevindirmek için alıp gelmişti.
Ben mutluluktan ağlamak nedir anlamıştım.
Bir çizmenin bağcıklarındaydı mutluluk,
Ve beni sevindirmek için ucuz bir yerden bulup almıştı
“AİLEM”
Hepimizin oruç tuttuğu zamanlarda,
Enfes sahur sohbetleri yapılırdı.
Soframızdan kahkaha eksik olmazdı.
Ramazan demek, birazda aile demekti.
Birlik demekti.
Ve biz güzel bir aileydik.
O zamanlar telefon hatları yeni çekiliyordu.
O zaman telefonlar santralden bağlanıp, jetonla aranıyordu.
Rakamlar 6 haneliydi.
Annem anlatırdı evlerine ilk telefon gelişini…
"Bizim telefon numaramız 7 idi. Şehirdeki telefonu olan 7. Evdik"
derdi.
Ben küçükken
Memlekete her gidişimizde, dedem çizimlerini gösterirdi.
Şehirlerimizin havadan çekilmiş resimlerini gösterirdi.
3 tane ciltlenmiş karikatür kitapları vardı, ansiklopediden büyük.
Her yaz bıkmadan onları okurdum, çoğunu bilsemde.
Teyzem hepimize küserdi.
Ailede ki sırları ben bilmezdim.
Annem hiç dedikoducu bir kadın değildi.
Memlekete gitmek; dedikoduları istemesende dinlemek demekti.
Devam edecek…
* Herkese güzel bir hafta dileyen Efsa...
17 yorum:
Var mı.. çocukluk da yaşananlar gibisi..
Sana da iyi haftalar dolu dolu güzel bir hafta olsun.
Anımsadığım tüm yazıları seri halinde yazmak istedim.
Güzel haftalar bir tanem. sana da.
ne güzel yazmışsın :)
Güzel şiir.. Sizin mi? Altına isim belirtin ki daha bir severek okuyayım..MiyaouwWW :)
uzaklara götürdün beni efsa ..
Seriouus teşekkür ederim.
Pilli petrom, bende yazıp bitirdiğimde bir an dalıp gittim. İnsanın geçmişini hatırlaması güzel bir şey. Hatırlanacak bişiyler olması.
Zafer yazı benimdir. Benim çocukluğum. Sanmıyorum ki Sunay beyle aynı çocukluğu yaşamış olalım. Kelimeler benzemiştir o kadar ki bahsettiğiniz şiirini bilmiyorum kendisinin.
Sizden özür dilerim, internet beni yanılttı.Fakat yazınızı çok fazla kişi alıntılamış, bu sizin emeğinize haksızlık oluyor isminiz zikredilmediği için ki bakın içine düştüğüm yanılgı vahim oldu şiirinizi bir başkasına mal ediverdim istemeden..Bu yüzden yazdığınız her yazı-şiir altına size ait olduğunu belirtin ve alıntı yapıldığında isminize atıf yapılması daha kolaylaşmış olacak..Tekrar bu vahim hatam için sizden özür diliyorum..Sevgiyle kalınız.
Not: "Benim çocukluğumda Akşam ezanı okununca,Apar topar tozlarla bütünleşen küçük bedenlerimizle, evlerimize dönerdik." cümlenizi google ara satırına yazıp tıklayın. Yazınızdan alıntılı sayfaları göreceksiniz..Ne yazık sizden alıntı yapıldığına dair hiç kimse not düşmemiş yazılarının bir köşesine..
Bu arada SUNAY AKIN şiiri yazdığım yorumumu siliniz. Şiirinizi değersizleştirmek istemem.Bu ve bundan önceki yorumuda yayınlamayın lütfen.
Hımmm iyi bir haber yine ben yanılmışım, internette sayfalar dolusu sizin şiirin birkaç cümlesi var fakat alıntı yapan olmamış.Oturup tekrar iyice araştırdım. Ama kuzum şu yazılarınızın altına isminizi koyuverin siz de. İyice mahcup oldum !!!
:) Zapare, teşekkür ederim ilgin için. Ben araştırmadım bile, dediğim gibi kelimeler benzeşmiştir.
Yorumlarını siliyorum izninle.
Evet, yorumlarımı silin... :)
Çocukluk gibisi var mı?
Çocuklukda herşey güzeldi ve safdı.
İnsanın geçmişinde hatırlanacak güzel şeyler olması ne güzel bir şey...
Sende hatırladıklarını çok güzel yazmışsın...
Teşekkürler Elifcim :)
Harikasın!
Yorum Gönder