28 Ağustos 2008 Perşembe

koku... sevginin ilk hali



Ayşe Arman bir yazisinda diyordu ki." Biz hep sevdigimiz erkeklerin kolunun altini kokladik."

ilk okudugumda garip gelen ama sonraki saniyelerde gercekten de oyle dedigim bir cumle olmus bu. direk aklima babam geldi. onun kokusu. sonra sirayla hayatima bir sekilde giren ve kokusu hala hatirimda kalmis olan kadinlar, erkekler gecti aklimdan. hepsinin de kokusunu sevdim. bende ilk tanistigim yada yanimda duran insanlari ilk gordugumde koklayan bir insan olarak :)... direk koku ile yazilmis tum cumleler ilgimi cekiyor.

sırf kokusu için birini sevme hali bile gorulebilir bazi insalarda.
yani bir koku deli de edebilir, tutkunda, gicikta... benim icin koku sevginin ilk sekli...

ve yine o koku guven ifadesi...
o koku huzurun farkli bir hali...
yasadigimi hissetmenin gostergesi...

kime guvenecegimi yada sevecegimi kokusu belirliyor genelde. benim icin bir insanin yanimda kalabilmesinin, onunla her turlu iliskimi devam ettirebilmem icin ilk once kokusunu sevmem lazim. insan sevdigi insanin terini bile sever ya... benimki de oyle. hatta mumkunse birkac gun yikanmasin :)))

evimizin kokusu bile bambaska gelir insana... iyiki geldim dersiniz her kapidan girisinizde.ben koklayamayi seviyorum ne derseniz deyin. cicegi, evimi, insanlari, kuzumu, cantamin kokusunu bile seviyerum

ve en onemlisi kendi kokumu. karsimdaki insanda ben gibi kokar yanimda oldukca, bir butun oldukca.

zaten amerikada ki arastirmacilar bulmuslar kokudaki gizemi. kadinlarin sevdigi erkeklerinin koltuk alti kokulari onlari sakinlestiriyormus :)) baska soze gerek yok


ve bu yazinin siiri
"...yaşadığımı koklamak istiyorum
bir koku uzaktan yakından ya da kendimden
kulak memelerinde şebboy saçlarında o koku ki
öptükçe öpüldükçe büyüyen her yel estikçe getirir düşlerime
koklarım çok uzaklardaki anılardan seviyi
bir yel esmiş mi esmemiş mi
bir kıpı dal oynasa bir yaprak kıpırdasa
duyulur duyulmaz olsa da
içimdeki mağaralarda besler büyütürüm
her ne olursa olsun bir koku
yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı..."
aziz nesin (acili gecenin bitiminde)



ve son soz olarak" sevdiginizin kokusu istediginiz zaman koklayabileceginiz kadar yakininizda olsun "

20 Ağustos 2008 Çarşamba

gitmek


Ben gidemeyenlendenim ve hayir diyemeyenlerden. İnsanlara, esyalarima, geride birakacaklarima o kadar bagli kalakalmisim ki, sanki bir adim one atsam ayagimi dusuverecegim, tokezleyecegim... kendimi o noktada guvensiz hissediyorum...
Gidebilrim diyorum bazen ama bu sefer de geriye donusum nasil olur bilemiyorum. Sanirim gitsemde arkamda biraktiklarimla yuzlesmeye korkuyorum ve geriye donusu dusunuyorum.
Ben her seyi birakip gidemeyenlerdenim...
O bensiz ne yapar, bu ne dusunurlerle omrumuzu yiyip bitiriyoruz resmen.İste kendinizle yuzlesebilecegiz bir zaman dilimindeyim yine....!

Bazen gitmek gerekir, ama kalmayi bilmek de bir erdemdir sanirim...

Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasina, bir baska ülkeye, daglara, uzaklara...
Hayatindan memnun olan yok.Kiminle konussam ayni sey...
Her seyi, herkesi birakip gitme istegi.
Öyle yanina almak istedigi üç sey falan yok.
Bir kendisi.Bu yeter zaten. Her seyi, herkesi götürdün demektir.
Keske kendini birakip gidebilse insan.Ama olmuyor.
Hadi kendimize raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
Yani her seyi yüz üstü birakmak göze alinamiyor.
Böyle gidiyor iste. Bir yanimiz kalk gidelim, öbür yanimiz oturdiyor.
Otur diyen kazaniyor. O yan kalabalik zira.
Is, güç, sorumluluk,çolukçocuk, aile, güvende olma duygusu...
En kötüsü aliskanlik.
Aliskanligin verdigi rahatlik, monotonlugun dogurdugu bikkinligiyeniyor.Kaliyoruz.
Kus olup uçmak isterken agaç olup kök saliyoruz.
Evlenmeler...Bir çocuk daha dogurmalar...Borçlara girmeler...Isi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.
Misal, ben...Kapidaki Rexi birakip gidemiyorum.
Degil bu sehirden gitmek, iki sokak öteye tasinamiyorum.
Alip götürsem gelmez ki... Bütün sokagin köpegi oldugunun farkinda.
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
Sirtinda yumurta küfesi olmak diye bir deyim vardir;
evet,sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin. Kendi imalatimiz küfeler.
Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazim. Inadina kök salmak lazim.
Bari ufak kaçislar yapabilsek.Var tabii yapanlar. Ama az. Sadece kaymak tabakasi.
Hepimiz kaçabilsek... Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela... Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.Sabah 09.00, aksam 18.00.
Sonra baska mecburiyetler.Sikisip kaldik.
Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli bu kadar agir olmamali.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karsiligi bir ömür yani.
Ne saçma.Bahar midir bizi bu hale getiren?Galiba.
Ben her bahar ásik olmam ama her bahar gitmek isterim.
Gittigim olmadi hiç. Ama olsun... Istemek de güzel.
PAKIZE SUDA

aşk' ın kimlik savaşı

Bir iliski cok kimlik degistirir gecen zamanlarda...
Kacan olursunuz bazen...
Bazende kovalayan...
Gitmek isterseniz bazen,
Yasananalar sikinti verici olmaya baslar,
Ama kalan olursunuz her zaman...
Her zaman sevdiginiz sizi yeterince sevmiyordur.
Zaten hicbir zaman zaman onun istedigi kisi Olamayacaksinizdir.
Sizin kimliginizi degistirmeye baslamistir bu iliski...

Kosarsiniz bazen yorulursunuz,
Cok yorulursunuz...
Ama yine de vazgecmezsiniz...
Aslinda kimdiniz siz...
Hic dusundunuz mu?
Bu iliskiye baslamadan once neydiniz?
Şimdi ise kimsiniz?
Verdiniz mi? Aldiniz mi?
Kazandiklariniz mi yoksa kaybettikleriniz mi fazla?

Hem secen olduk hem secilen,
Hem kacan olduk hem kovalayan,
Hem kaybolmak istedik hem bulunmak,
Hem kaybetmek hem de kaybetmemek,
Hem kotu hem masum,
Hem sadik hem capkin,
Hem kiskanc hem caresiz,

Hem ozgur hem tutsak,

Hem korkak hem kararli,
Hem gittik hem kavustuk,
Hem sevdik hem de nefret ettik,
Hem varlikliydik hem yoksun,
Hem dogruyduk hem yalan,
Hem sahiplendik hemde umursamadik,
Hem doyduk hem aciktik,
Hem basarili hem yarim kaldik,
Hem bitti dedik hem de bitiremedik...

Vazgecmek istedik ama vazgecemedik...


Ama unutmayin; bir asktan geriye kalan son kimlik, yokluktur her zaman....

RESİM ALINTI
Related Posts with Thumbnails

..