Güzel çiftimiz den bir mim geldi. "En sevdiğimiz, hayranı olduğumuz şair kim?" Aslında kendisini 3 yıl önce tanıdım ben. Ama bir anda büyüsüne kapıldım deli gibi hayatını araştırdım. Sanki bir mucizeyle karşılaşmış gibi sevindim üstelik. Adam zekası ile, yaptıkları ile resmen beni büyüledi. Herhalde o zamanlarda yaşasam kesin adamla tanışmayı isterdim. Benimde içimden geçen sevdiğim şiirlerindeki mısralarından bir kaç dize idi ve şaşkınlıkla farkettimki diğer arkadaşlarda öyle yapmış, çokda güzel olmuş. Anımsatan bir çok anıyı da beraberinde getirdi. Sizi Rabindranath Tagore ile başbaşa bırakıyorum. Beni hayatı, yaptıkları, kazandırdıkları ve yazdıkları ile büyüleyen adama...
" "Anlat bana, esir, seni bağlayan kimdi?"
Esir, "Efendimdi", dedi.
"Servet ve iktidarda dünya yüzünde herkese üstün olabileceğimi sandım ve hükümdarıma ait olan paraları kendi hazine odamda biriktirdim. Uyku bastırınca, efendime hazırlanan yatağa uzandım; uyanınca kendimi kendi hazine odamda mahpus buldum".
“Söyle bana esir, bu kırılmaz zinciri kim dövdü?"
Mahpus, "bu zinciri ben kendi ellerimle dövdüm" dedi,
"yenilmez kuvvetimin bana rahat bir serbestlik vererek, alemi tutsak edebileceğini sandım. Böylece muazzam ateşler ve insafsız, sert vuruşlarla bu zincir üzerinde gece gündüz çalıştım. Halkalar tamam ve kırılmaz olup nihayet iş bittiğinde, kendimi ona sımsıkı bağlı buldum." "
*****
- Bir gün için havada. Hiçbir önem taşımayan kelimelerim, zamanın dalgaları üstünde hafifçe dans edebilirler, mana ile ağırlaştıkları zaman dibe çökerler.
- Zihnin derinliklerinde güveler İnce kanatlarını büyütürler;
Ve veda ederek uçuşurlar, gün batımı göğünde.
- Kelebek ayları değil, fakat an´ları sayar ve yeter zamana sahiptir.
- Benim düşüncelerim, kıvılcımlar gibi, kanatlanmış
Sürprizler üzerinde giderler, Tek bir gülüş taşıyarak.
- Ağaç sevgi ile bakar kendi güzel gölgesine
Buna rağmen onu hiçbir vakit kucaklıyamaz.
İzin ver, güneş ışığı gibi, aşkım seni sarsın
Ve yine de aydınlık özgürlügü versin sana.
- Dağda, sessizlik kendi yüksekliğini bulmak için kabarmaktadır,
Gölde, hareket kendi derinliğini tahayyül etmek için hareketsizleşir.
- Sessizlik kendi kirlerini süpürüp yürüyünce, fırtına olur...
******
- Yaseminin, güneşe aşkı hecelemesi, çiçekleridir.
Zalim, özgürlüğü yok etmek için özgürlüğünü ilan eder, ve hala onu kendisi için saklar.
Tanrılar, Cennetlerinden bıkmış, İnsana imrenirler.
- İkincisiz birin anlamı yoktur, diğer bir onu gerçek kılar.
- Benim çiçeğim, bir aptalın düğme deliğinde cennetini arzulama.
- Ölümün ruhu tek, hayatın ki ise çoktur,
Tanrı ölünce din bir olur.
Göğün mavisi arzın yeşilini özler, hir ikisi arasında rüzgar feryat eder,
"Heyhat!",
Günün ızdırabı kendi öz ihtişamı ile sarılmış, geceleyin yıldızlar arasında parıldar.
Yıldızlar sessiz bir huşu ile asla dokunulmıyacak yalnızlık içinde bakire gecenin etrafında toplanırlar.
Bulut altın parıltılarının hepsini veda eden güneşe verir ve yükselen ayı solgun gülümsemeyle selamlar.
*******
Huzursuzum.
Uzak uzak şeylerin susuzluğu var bende.
Ruhum loş uzakların eteğinden tutmak iştiyakiyle çırpınıyor.
Ey büyük Öte, ey flütünün tiz çağırışları.
Uçacak kanatlarım olmadığını
ve burada bu noktada ebediyen kalmağa mecbur bulunduğumu unutuyorum.
Uyanık ve istekliyim.
Garip bir ülkede bir yabancıyım.
Sesin nefesin bana imkansız ümidi fısıldayarak ulaşıyor.
Dilin, kalbime tıpkı kendisi gibi aşinadır.
Ey Öte’yi arıyan, ey flütünün tiz çağırışları.
Yolu bilmediğimi ve kanatlı atım olmadığını unutuyor, ebediyen unutuyorum. Tedirginim.
Kalbimin içinde bir gezginim.
Uzayan saatlerin güneşli sisinde,
semanın mavilikleri içinde hayalin en engin şekiller alır.
Ey en uzak son, ey flütünün tiz çağırışları.
Yalnız başına oturduğum evin
her tarafındaki kapılarının kapalı olduğunu unutuyor,
ebediyen unutuyorum.
******
Ey dünya!
Edebi olarak yaşıyorsun
Mevsimlerin tepsilerinden
Çiçekler ve yapraklar
Yolunun üzerine dökülüyorlar.
Fakat, sen asla durmuyorsun,
Durmak bilmeyen yarışında.
Yalnız acele ediyorsun
Ve asla geriye bakmıyorsun.
Ne bulursan fırlatıp uzaklara atıyorsun.
Herhangi birşey almak için asla durmuyor,
Herhangi birşey muhafaza etmiyorsun.
Ne kederin ne de herhangi bir korkun var.
Yarışının büyük süratinden mütevellit
Büyük sevincin yüzünden herşeyi harcıyorsun.
Bir anda dopdolusun
Ve gene de aynı anda hiçbirşeye malik değilsin.
*****
Lamba neden söndü?
Onu rüzgârdan korumak için cübbemle örttüm,
İşte bu yüzden söndü.
Çiçek neden soldu?
Onu aceleci bir sevgi ile bağrıma bastım,
İşte bu yüzden soldu.
Nehir neden kurudu?
Yalnız kendim kullanayım diye bir yerine bent yaptım,
İşte bu yüzden kurudu.
Rübabın teli neden koptu?
Onun gücünü aşan bir nağmeyi üzerinde zorladım,
İşte bu yüzden koptu.
ve bunu yazmasını istediğim için arı mayama yolluyorum. (Bak ilk kez bir mimi gönderiyorum birine)