Ben kaza yaptım. İlk söylediğimde insanları bir panik dalgası alıp götürüyor ama önemli bişiy değil işte. Çarpacak onca yer arasında gittim seranın yandan açılmış penceresine...(gerçekten sadece pencerenin kıyısına hatta) geri geri çıkarken çarptım :)))))
Tabi benim serada ne işim olduğu ise ayrı bir mesele!! "Aslında ben orada muhtarı arıyordum". :) desem inanacakmısınız? Hııı?
Muhtarın binası olmamasından ve telefonu kapalı olduğundan, tarifle evini buldum. 3 kişiye tarif ettirerek, gittim. Ama o da ne? Muhtar beyler evinde değilmiş, serada kavun toplamaya gitmiş :)))
Serayı tarif etmeleri çok uzun sürdü. Bunda benim şaşkın bakışlarım arasında, bir serayı diğerlerinden nasıl ayırt edebilirim ki? bakışımın etkisi büyüktü. Ben sadece domatesin yaprağını bilirim. Bu ne yaprağı desen aval aval bakarım suratına yani... Serayı buldum tabi. Oda adamın beyaz kamyoneti varmış (Allahtan). Arabayı uzaktan seçer seçmez nasıl suratım aydınlandı anlatamam. Hani bir nur indi desem yalan olmaz. Neredeyse sarılıp sonunda buldum seni diyeceğim. Akşamdan beri arıyorum muhtarın cebi hep kapalı. Bende ne güzel planlamıştım, sabah erkenden muhtardan belgeleri alıp nüfusa giderim diye...
Muhtarın serası iç kısımda olunca; önümde iki seçenek belirdi. Ya o topuklularla sera alanına tıkır mıkır girecektim, yada araba ile 100 metre içeri girecektim. Valla ayakkabılarım el yapımıydı, üstelik daha 1 ay olmadan basamam o çamura diye düşünerek, girdim arabayla. Çukurlardan sallana sallana ilerledim. Muhtarla konuştum. Muhtarın o gün T den A hattına geçesi tutmuş. Akşamdan kapalı gişe oynamasının sebebi buymuş.
Çıkarken hain çukurun birinin ahına bulaşıp gıcırtt sesi eşliğinde arabamın sol çamurluk üstünü içe doğru basket topu derinliği gibi göçürdüm. Kendime siftahı yaptın dedim, sonra da kapa çeneni Efsa!!! Ağzını hayra aç deli dedim.
Ama ben paniklemesemde muhtarın maşallahı vardı. Düşünün hasar ne diye inmedim bile. Olsun canım benden kıymetlimi havalarında hafif öne gidip geri geri devam ettim, muhtar arabaya doğru eşkin adım gelirken... Adam bana acıdımı nolduysa; elinde iki kavun koşturuyor!! :)))) Almış kavunları yersiniz diye elime tutuşturuyor. Yok yemem, ben kavun sevmem ki şöyledir böyledir derken adam gayet rahat açtı arabanın kapısını yere koydu kavunları.
İş yerine gidince bizim mutfaktaki ablaya verdim yersiniz diye. Sigortacı olmanın yararları konullu panele hoş geldiniz deyip, aynı zamanda benim başıma verdikleri servis müdürüne hiçbir ayrıntı vermeden sanırım bana kaportacı lazım dedim. 200.00-TL hasarım varmış yaklaşık. Kaskoyu deldirsem mi deldirmesem mi bilemedim. Henüz ablama da söylemedim. :))) suratının ifadesini adım gibi biliyorum. Gözleri açılacak. ahaha 1 yıl bile olmadı alalı. Oda otomotiv sektöründe olunca, bizdeki kaportacı yerine onların servisinde yaptıracağız sanırım. Bizde hep modifiye tarzı varda, gün içinde vuvvvv vuvvv sesleri arasında baba parası yiyenlerin (ki çoğu tefeci) gelip gitmesini izliyoruz.
Bütün bu nüfus muhtar işleri bezelyenin okulu içindi. Bu yıl sistem değişikliğine ................ çok samimi bir şekilde saygılarımı sunuyorum. Kızımı eski mahallede göstermişler. Yani dedesinin evine 100 metre ilerideki okula. Mahalledeki çocuklarla okuduğunu onlar gibi konuştuğunu düşündükçe tüylerim ürperiyor. İstediğim okula yazdıramıyorum malesef. 3-4 ay sonra aktarma şansım varmış sadece. Buradaki okul ise bize çok ters. yakınımızda ki okula yazdıramamakta ayrı bir kara mizah gibi. Yolun bir tarafına bir muhtarlık, diğer tarafına öbür muhtarlık bakıyor :((( Ne halt edeceğimi bilemedim. Bu okula verirsem öğle yemeklerinde ne yiyecek bu kız. Üstelik dolmuş bile geçmiyordur o okuldan yakın değil. :(
Bir de 2.5 aydır kızını görmeyen babası, 2 gün onunla bir otelde kaldıktan sonra, efsa akşamları sen al seni özlemiş, ben senin benzin paranı karşılayayım dedi.!!! Ki ben bu adamdan nafaka bile almıyorum, ne kendim ne de kızım için düşünün yani. Annemlerde yok mecburen onlarda kalmak zorunda gündüzleri. Hayır okul kaydı için birde ben bu adamı bekledim kaç ay. Boşuna beklemişim yani. Her işe ben koşturdum. Hangi okulda hangi öğretmen iyi, hangi okulun şu binası ne zaman yapılmış gibi paranoyakça şeylere takıldım. O kadar karıştım ki en son. İyi olmayan okulda öğretmen iyi, öğretmeni iyi olmayan okul iyi. Seç seçebilirsen. Herifin götüne güvenmediğimden özel okulu hiç düşünmedim bile. Kesin ilk 3 taksitten sonra ödemez biliyorum. Hala bana 2007 den borcu var siz düşünün. Herifin götünü ben topluyorum, nafaka da almıyorum. Yaptığı işi de batırdı. Ben varya salaklığıma doymayayım. Zaten şimdi ne kadar korunmak isteyen role bürünüyorsam hep bu salağın yüzünden. 8 sene bir ilişkide yönetici gibi bir role bürününce, artıkları toplayınca, bir sonraki ilişkinde mümkünse birisi benim yerime düşünsün, gözükara olsun cart curt diyorsun. Bu seferde farklı şekilde şapa oturuyorsun.
Yine çenem açıldı. Arada böyle oluyor iç dökme zamanım geliveriyor. Bu hafta da böyle. Kimi görsem ben varyaaa... şeklinde cümleler kurar oldum :)))) Utanmasam yolda gördüğüm teyzelere anlatıcam, aslında ben şunu şunu yaptım da onlar bi ben kadar olamadı diye. :)))
Evde ses olmaması çok kötü. Yalnız yaşayan insanlara ikinci sınıf muamelesi yapasım geliyor. Yok anacım ben tek başıma kalamam, bir ses bir nefes aradım. İlk gün böyle voktamı filmlerimi aldım. 2 film izledim. kitap okudum. içkimi yudumladım. Normalde içki içince gülen ben, bu beni niye aramıyor, herkes kazamı okuyunca aradı bir o aramadı modunda şığır şıpır ağladım. Adilin beynini gecenin ikisinde ütüledim. Artık çocuk en son ben yatıyorum, uykum var cümlesini 4. kuruşunda yattı.
Birde birisi bana çok ilginç bir mail göndermiş... Nasıl ya oldum biran. Bu aralar beni şaşırtan çok şey oluyor. Bir de geçenlerde bir arkadaşım facebook üzerinden, bir başka blogcu hakkında dikkatli ol dedi bana. Benim blog yazdığımı kimse bilmiyor ki çevremden arkadaşlarımdan... Anlamadım yani... Hayır tanıyormusun diyorum yok diyor? Eee ortak tanıdıklar mı var diyorum? Sorma başka bişiy diyor. İyi de soracağım aşikar madem neden kıllandırıyorsun insanları... Sözüne de güvenebileceğim biri. Ne diyeceğimi bilemedim. Teşekkür mü, küfür mü etmeliyim bilemedim... Sormadım o saatten sonra kendisine herhangibir soru, görüşmedim, yazdıklarına da cevap veresim gelmedi...
Cumartesi için biri ile yemeğe çıkacağım, içimden gelmese de, yapmam gereken en doğru davranış bu. Yoksa kendime düşünsel olarak zarar veriyorum. Elimden geleni yaptığımı düşündüğüm için içim rahat olsa da; Kafama takıp ince detayına kadar düşünüyorum da düşünüyorum. Sonra iş nedenlere geliyor. Sonra taviz, ödün derken. Bunların kelime anlamlarına kadar düşünüp. Ulan salak efsa beklentisiz yaşamaya çalışırken ödün ve taviz kelimeleri kullanman ne iş? diyorum...
En iyisi ben sizinde beyninizi şey etmeden yatayım. Saçmaladım biraz affola. Eğer hala okumak içinizden gelirse diye bana gelen maili aktardım. Beni çok şaşırtsa ve duruma uysa da, belki başkaları içinde uyar diye düşündüm.
"Kendinizi gözden geçirme adına kullanmanız gayet yerinde olur. Öncelikle nasıl bir ilişki istiyorsunuz ve bugüne dek nasıl seçimlerde bulundunuz.Sakinlik ektiniz fırtına mı biçtiniz veya yapıcı davrandınız yıkıcı insanlarla karşılaştınız?Gücünüzü birleştirmekten yana olduğunuz halde krizlerle mi karşılaştınız?O zaman size söyleyeceğim tek cümle şudur. Siz ektiğinizi biçmişsiniz. Şaşırdınız değil mi?
Oysaki yaptıklarınızın doğru olduğunu siz de ben de biliyoruz. Ama bu doğruların değerini anlamayan ve anlaması mümkün olmayan kişilerle ilişkinizi sürdürdüğünüz ve devam ettirdiğiniz için yanlış yapmışsınız. O nedenle bu süreçte şimdi kendi yapınıza uygun olmayan kişilerle vakit kaybetmemeyi öğrenmelisiniz.
Daha düzgün, iyi niyetinize uygun, sizi gerçek manada anlayabilecek kişiyle olmalısınız. nasıl mı anlayacaksınız. Tabi ki mantığınızın sesine kulak vererek. İşte yüzleşme zamanınızın geldiğinin göstergesidir. Bu yüzleşmeyi başarılı bir şekilde yaptığınızda, ilişki konusunda bundan sonra gayet tutarlı ve dengeli kişilerin hayatınıza girdiğini gözlemleyebilirsiniz.
Yapamadığınız takdirde, karşınıza çıkacak yeni kişiyle, iki yönlü bir aşk yaşamaya devam edersiniz. Ya sakin bir limanda dinlendiğinizi hissederseniz veya fırtınaların ortasında boğuşursunuz. Ya, yapıcı tarzda bir ilişki yaşarsınız veyahut her ikiniz de kendi istekleriniz konusunda direttiğiniz için, bu beraberliği uzun süre sürdüremezsiniz.
Seçim senin."
resim alıntı