saçmalayan efsa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saçmalayan efsa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Gaflarım 4


Efendim bir seriye daha hoşgeldiniz...

Geçtiğimiz haftalarda babamın bir arkadaşını şehir merkezine ve bezelyeyi de babaannesine bırakmak için yola çıktım. Bezelye arabanın arka koltuğunda otururken bir çocuk mağazası gördü ve
- "aaa anne bak bücürük" dedi,
O an algıladığım şeyin etkisiyle  kızıma dönüp;
- "ne dürrük mü" diye sordum. :))
Sonra arabada ki adamı anımsayıp, yerimde sındım tabir-i caizse. Adama gayet tebiyeli yetişmiş bir kız izlenimi uyandırmıştım oysa ki...


Yine geçen hafta iş yerinde arkadaşa bir şarkı istemek için yazdım. Ardından kendisi bana "yoğunum Efsa" diye yazdı. Ama ben tuttum bunu yorgunum olarak okudum ve başladım bir heyecanla "aa neden yorgunsun, noldu bişiy mi oldu" diye lafı uzatmaya. Sonradan okuduğumu anlayınca. birde özür için bir sürü şey yazdım. Zaten o da bu hallerimi kanıksamış olacak ki. Sadece "ilahi Efsa" dedi :)))


Perşembe günü odanın diğer ucunda odası bulunan bölge müdürüm hapşurdu. "çok yaşayın, iyi yaşaın, bizi de görün" dedim kısık sesle. Ama duydu. Ben yine masamda gülümseyerek sındım...


* Etrafındakileri birazcık gülümsetmeye çalışan ve yeni gaflarla görüşmek üzere diyen Efsa...

* Görsel

14 Nisan 2010 Çarşamba

Gaflarım ve Şaşkınlıklarım 3



Geçenlerde öğlen vakti eski genel müdürüm telefonla arayıp, hal hatır sordu sağ olsun. Bir öğlen yemeği için sözleşip kapattık telefonlarımızı. Buraya kadar her şey iyi hoştu. Akşamüzeri işten çıkınca sevgilimi aramak için gayri ihtiyari son aranan numarayı tıkladım… Ve olan oldu…

Sen sevgiliyi arayacağım diye eski genel müdürü ara!!
Üzerine duyduğun araç seslerine istinaden “nerdesin, napıyorsun” falan diye sor!!

Şimdi birinin soyadı ile diğerinin adı aynı olunca ve ben en son aramalarda genelde sevgilimi arayınca; son arama ondadır diyerek bastım. Araba seslerinden de bir şey duyulmayınca ilk seste algılayamadım. İkinci kelimesindeki şokla telefona bakmamla, özürlerim havada uçuştu. (Savunma içgüdüsünde ki Efsa)

Hali ile adam dalgaya vurdu. Bolca kahkahanın arkasından “76 yaşındayım kızım, bankadan beni arayıp, bilmem ne hanımla mı görüşüyorum diye soruyorlar adımdan dolayı. O yüzden sorun değil, ilk sen değilsin” dedi. Teselli etti :))

~~~~~~~

İkinci olayım şaşkınlık üzerine. Bir keresinde delinin biri trafik ışığında beklerken önüme X şeklinde kollar bacaklar açık zıplayıp:
- “devlet gibi hatunsun maşallah” demişti.

Bu seferde de minibüs bekliyordum. O sırada arkadaşım telefonla arayınca tam telefonu açmamla birlikte, arkamdan birinin omuzlarıma ellerini koyup yanağımı öpmesi bir oldu.

Neye uğradığımı şaşırmayı bırakın o an telefonda da konuşuyorum ya, istifimi bozamadım.

Bir şey yapsam, bir şeyler desem nolcak, adam deli. Al başına belayı Efsa boşver dedim içimden. Allah tan ifadesi, giyimi düzgündü de içim bir parça rahatladı. (teselli arayan Efsa)

Sonrasında şaşkınlığım geçince bir gülme geldi. Yan tarafımda duran taksicilere dönüp, el kol işareti ile “bu neydi şimdi” dedim. Onlarda yine el kol hareketi ile “boşver deli o deli” dediler.

Yalnız delinin önüme geçip yüzüme baktığında neden “aaaa” sesi çıkardığı hakkında hiçbir fikrim yok.



* Mahçup mahçup gülümseyen, şaşkın Efsa…

14 Kasım 2009 Cumartesi

Gaflarım ve Şaşkınlıklarım 2


* Aslında tüm bu gaflarıma çok küçük yaşta başlamışım. İlk Antalya ya taşındığımızda O zaman ki köle isaura (böyle mi yazılıyordu) dizisinden etkilenmiş olsam gerek. Gemiden inen zencilere bakıp;
- "aaaaa anne kölelere bak" demişim.

* Yine bir keresinde dolmuşa bindim. Yer olmadığı için şöförün arkasına oturmak zorunda kaldım. Normalde hep ortalarda bir yere denk gelirim. Ama ben ne yaptım?
Şöföre parayı uzatıp:
- "Şunu uzatırmısınız" dedim. O da arkaya doğru üşenmedi döndü ve:
- "Kime uzatayım" dedi. :))))


* Arkadaşın biri ile vedalaşırken o bana
- "Görüşmek üzere" dedi.
Bense "Allahaıslarladık" diyeceğime
- "Allah göstermesin" dedim...

* Yine geçenlerde arkadaşın birisi ile bıdır bıdır tartıştık.
- "git şimdi" dedi.
Ama bunu öyle bir tonda söyledi ki (yazarken nasıl söylüyorsa) kızdım biran.
- "ne demek gir şimdi,emir kipinde kullanma o sözcüğü" dedim.

* Birde bir gün birisi size beklenti içerisinde
- "Ne düşünüyorsun?" derse; ona sakın:
- "Hitlerin nasıl öldüğünü ve magnum yemeyi düşünüyorum" demeyin... Ayıp oluyo

* Yeni iş yerimde 3, gün... İş yerinin tuvaletine girilir. Oturmadan sifon bir alışkanlıkla çekilir. Sonra tekrar sifonu çekmek isterken bir bakılır ki; sular kesiktir. Acaba lavaboda ki boruda su kalmışmıdır ki diye düşünülür. Ama borunun içindeki su acayip sesler çıkartarak fışkırır ve Efsanın üzerini sular içinde bırakır. Sonra Mutfak personelinin şaşkın bakışları arasında bir sürahi kapılır ve su taşınır. İşin kötüsü ikinci bir sürahiye daha ihtiyaç duyulunca hanımkızımız ister istemez kahkahalarını engelleyemez.

@ Şaşkın Efsanın diğer gaflarına buradan ulaşabilirsiniz... :)) Dumur anlarına ise arattırarak ulaşın. link vermeye zamanım kalmadı. :)) İstanbul da olacağım . :))))

18 Ağustos 2009 Salı

Gaflarım



Aklıma son zamanlarda yaptığım yada yazarken aklıma gelen gaflarım geldi de gülümsedim kendi kendime. :) Şmdilik bu kadar anımsadım idare edin. Belki hatırladıkça gelir.

  • 4 harfli isimler diyeceğime 4 haneli isimler dedim. Karşımdaki olmadı mezraa isimleri diyelim diye dalga geçmişti :)))

  • Pasomu kaybettim diyen arkadaşımın yazdığını, ben pasaportumu kaybettim diye okudum. Buna istinadende hemen "polise git bildir" dedim. Birde hemen git, acele et diye de mesaj üstüne mesaj yazdım. :)

  • Yine geçenlerde bir arkadaşıma "uyanmadıysan dürteyim" demek isterken, "uyanmadıysan sürteyim" dedim. Sonra o kadar utandım ki, kızardığımı hissettim... Allah tan cevap gelmedi uyanmamış diye sevindim. S ve D harfleri neden yanyana ki! Hıh... (öğleden sonra az dalga geçilmedi tabi ki) :)

  • "Üniversitede bazılarının hocalara yaranmak için" diyecekken.... "Üniversite de bazı hocalara yalanmak için" dedim. (olay koptu) :)


  • iki sade kahve yerine, müşterinin önünde iki sahte kahve demiştim.

Genel olarak benim ezber ve şeye şey yetiştirircesine yazmamdan dolayı şu tarz olaylar çok oluyor:

düşüm
süştüm
ayyy yazamadım
düştüm


Öhöm: Şaşkın efsa :)


Resim alıntıdır.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

İçimden konuştum

O
Masada karşılıklı otururken

O
Rakısını yudumlarken

Ben
Bardağımın kenarı ile oynarken

O
Tutamayacağı sözler verirken

Ben
Kıstım sesimi


İçimden konuştum

10 Temmuz 2009 Cuma

Gündelikler

Ben kaza yaptım. İlk söylediğimde insanları bir panik dalgası alıp götürüyor ama önemli bişiy değil işte. Çarpacak onca yer arasında gittim seranın yandan açılmış penceresine...(gerçekten sadece pencerenin kıyısına hatta) geri geri çıkarken çarptım :)))))
Tabi benim serada ne işim olduğu ise ayrı bir mesele!! "Aslında ben orada muhtarı arıyordum". :) desem inanacakmısınız? Hııı?
Muhtarın binası olmamasından ve telefonu kapalı olduğundan, tarifle evini buldum. 3 kişiye tarif ettirerek, gittim. Ama o da ne? Muhtar beyler evinde değilmiş, serada kavun toplamaya gitmiş :)))
Serayı tarif etmeleri çok uzun sürdü. Bunda benim şaşkın bakışlarım arasında, bir serayı diğerlerinden nasıl ayırt edebilirim ki? bakışımın etkisi büyüktü. Ben sadece domatesin yaprağını bilirim. Bu ne yaprağı desen aval aval bakarım suratına yani... Serayı buldum tabi. Oda adamın beyaz kamyoneti varmış (Allahtan). Arabayı uzaktan seçer seçmez nasıl suratım aydınlandı anlatamam. Hani bir nur indi desem yalan olmaz. Neredeyse sarılıp sonunda buldum seni diyeceğim. Akşamdan beri arıyorum muhtarın cebi hep kapalı. Bende ne güzel planlamıştım, sabah erkenden muhtardan belgeleri alıp nüfusa giderim diye...
Muhtarın serası iç kısımda olunca; önümde iki seçenek belirdi. Ya o topuklularla sera alanına tıkır mıkır girecektim, yada araba ile 100 metre içeri girecektim. Valla ayakkabılarım el yapımıydı, üstelik daha 1 ay olmadan basamam o çamura diye düşünerek, girdim arabayla. Çukurlardan sallana sallana ilerledim. Muhtarla konuştum. Muhtarın o gün T den A hattına geçesi tutmuş. Akşamdan kapalı gişe oynamasının sebebi buymuş.
Çıkarken hain çukurun birinin ahına bulaşıp gıcırtt sesi eşliğinde arabamın sol çamurluk üstünü içe doğru basket topu derinliği gibi göçürdüm. Kendime siftahı yaptın dedim, sonra da kapa çeneni Efsa!!! Ağzını hayra aç deli dedim.
Ama ben paniklemesemde muhtarın maşallahı vardı. Düşünün hasar ne diye inmedim bile. Olsun canım benden kıymetlimi havalarında hafif öne gidip geri geri devam ettim, muhtar arabaya doğru eşkin adım gelirken... Adam bana acıdımı nolduysa; elinde iki kavun koşturuyor!! :)))) Almış kavunları yersiniz diye elime tutuşturuyor. Yok yemem, ben kavun sevmem ki şöyledir böyledir derken adam gayet rahat açtı arabanın kapısını yere koydu kavunları.
İş yerine gidince bizim mutfaktaki ablaya verdim yersiniz diye. Sigortacı olmanın yararları konullu panele hoş geldiniz deyip, aynı zamanda benim başıma verdikleri servis müdürüne hiçbir ayrıntı vermeden sanırım bana kaportacı lazım dedim. 200.00-TL hasarım varmış yaklaşık. Kaskoyu deldirsem mi deldirmesem mi bilemedim. Henüz ablama da söylemedim. :))) suratının ifadesini adım gibi biliyorum. Gözleri açılacak. ahaha 1 yıl bile olmadı alalı. Oda otomotiv sektöründe olunca, bizdeki kaportacı yerine onların servisinde yaptıracağız sanırım. Bizde hep modifiye tarzı varda, gün içinde vuvvvv vuvvv sesleri arasında baba parası yiyenlerin (ki çoğu tefeci) gelip gitmesini izliyoruz.
Bütün bu nüfus muhtar işleri bezelyenin okulu içindi. Bu yıl sistem değişikliğine ................ çok samimi bir şekilde saygılarımı sunuyorum. Kızımı eski mahallede göstermişler. Yani dedesinin evine 100 metre ilerideki okula. Mahalledeki çocuklarla okuduğunu onlar gibi konuştuğunu düşündükçe tüylerim ürperiyor. İstediğim okula yazdıramıyorum malesef. 3-4 ay sonra aktarma şansım varmış sadece. Buradaki okul ise bize çok ters. yakınımızda ki okula yazdıramamakta ayrı bir kara mizah gibi. Yolun bir tarafına bir muhtarlık, diğer tarafına öbür muhtarlık bakıyor :((( Ne halt edeceğimi bilemedim. Bu okula verirsem öğle yemeklerinde ne yiyecek bu kız. Üstelik dolmuş bile geçmiyordur o okuldan yakın değil. :(


Bir de 2.5 aydır kızını görmeyen babası, 2 gün onunla bir otelde kaldıktan sonra, efsa akşamları sen al seni özlemiş, ben senin benzin paranı karşılayayım dedi.!!! Ki ben bu adamdan nafaka bile almıyorum, ne kendim ne de kızım için düşünün yani. Annemlerde yok mecburen onlarda kalmak zorunda gündüzleri. Hayır okul kaydı için birde ben bu adamı bekledim kaç ay. Boşuna beklemişim yani. Her işe ben koşturdum. Hangi okulda hangi öğretmen iyi, hangi okulun şu binası ne zaman yapılmış gibi paranoyakça şeylere takıldım. O kadar karıştım ki en son. İyi olmayan okulda öğretmen iyi, öğretmeni iyi olmayan okul iyi. Seç seçebilirsen. Herifin götüne güvenmediğimden özel okulu hiç düşünmedim bile. Kesin ilk 3 taksitten sonra ödemez biliyorum. Hala bana 2007 den borcu var siz düşünün. Herifin götünü ben topluyorum, nafaka da almıyorum. Yaptığı işi de batırdı. Ben varya salaklığıma doymayayım. Zaten şimdi ne kadar korunmak isteyen role bürünüyorsam hep bu salağın yüzünden. 8 sene bir ilişkide yönetici gibi bir role bürününce, artıkları toplayınca, bir sonraki ilişkinde mümkünse birisi benim yerime düşünsün, gözükara olsun cart curt diyorsun. Bu seferde farklı şekilde şapa oturuyorsun.


Yine çenem açıldı. Arada böyle oluyor iç dökme zamanım geliveriyor. Bu hafta da böyle. Kimi görsem ben varyaaa... şeklinde cümleler kurar oldum :)))) Utanmasam yolda gördüğüm teyzelere anlatıcam, aslında ben şunu şunu yaptım da onlar bi ben kadar olamadı diye. :)))


Evde ses olmaması çok kötü. Yalnız yaşayan insanlara ikinci sınıf muamelesi yapasım geliyor. Yok anacım ben tek başıma kalamam, bir ses bir nefes aradım. İlk gün böyle voktamı filmlerimi aldım. 2 film izledim. kitap okudum. içkimi yudumladım. Normalde içki içince gülen ben, bu beni niye aramıyor, herkes kazamı okuyunca aradı bir o aramadı modunda şığır şıpır ağladım. Adilin beynini gecenin ikisinde ütüledim. Artık çocuk en son ben yatıyorum, uykum var cümlesini 4. kuruşunda yattı.

Birde birisi bana çok ilginç bir mail göndermiş... Nasıl ya oldum biran. Bu aralar beni şaşırtan çok şey oluyor. Bir de geçenlerde bir arkadaşım facebook üzerinden, bir başka blogcu hakkında dikkatli ol dedi bana. Benim blog yazdığımı kimse bilmiyor ki çevremden arkadaşlarımdan... Anlamadım yani... Hayır tanıyormusun diyorum yok diyor? Eee ortak tanıdıklar mı var diyorum? Sorma başka bişiy diyor. İyi de soracağım aşikar madem neden kıllandırıyorsun insanları... Sözüne de güvenebileceğim biri. Ne diyeceğimi bilemedim. Teşekkür mü, küfür mü etmeliyim bilemedim... Sormadım o saatten sonra kendisine herhangibir soru, görüşmedim, yazdıklarına da cevap veresim gelmedi...


Cumartesi için biri ile yemeğe çıkacağım, içimden gelmese de, yapmam gereken en doğru davranış bu. Yoksa kendime düşünsel olarak zarar veriyorum. Elimden geleni yaptığımı düşündüğüm için içim rahat olsa da; Kafama takıp ince detayına kadar düşünüyorum da düşünüyorum. Sonra iş nedenlere geliyor. Sonra taviz, ödün derken. Bunların kelime anlamlarına kadar düşünüp. Ulan salak efsa beklentisiz yaşamaya çalışırken ödün ve taviz kelimeleri kullanman ne iş? diyorum...


En iyisi ben sizinde beyninizi şey etmeden yatayım. Saçmaladım biraz affola. Eğer hala okumak içinizden gelirse diye bana gelen maili aktardım. Beni çok şaşırtsa ve duruma uysa da, belki başkaları içinde uyar diye düşündüm.


"Kendinizi gözden geçirme adına kullanmanız gayet yerinde olur. Öncelikle nasıl bir ilişki istiyorsunuz ve bugüne dek nasıl seçimlerde bulundunuz.Sakinlik ektiniz fırtına mı biçtiniz veya yapıcı davrandınız yıkıcı insanlarla karşılaştınız?Gücünüzü birleştirmekten yana olduğunuz halde krizlerle mi karşılaştınız?O zaman size söyleyeceğim tek cümle şudur. Siz ektiğinizi biçmişsiniz. Şaşırdınız değil mi?
Oysaki yaptıklarınızın doğru olduğunu siz de ben de biliyoruz. Ama bu doğruların değerini anlamayan ve anlaması mümkün olmayan kişilerle ilişkinizi sürdürdüğünüz ve devam ettirdiğiniz için yanlış yapmışsınız. O nedenle bu süreçte şimdi kendi yapınıza uygun olmayan kişilerle vakit kaybetmemeyi öğrenmelisiniz.
Daha düzgün, iyi niyetinize uygun, sizi gerçek manada anlayabilecek kişiyle olmalısınız. nasıl mı anlayacaksınız. Tabi ki mantığınızın sesine kulak vererek. İşte yüzleşme zamanınızın geldiğinin göstergesidir. Bu yüzleşmeyi başarılı bir şekilde yaptığınızda, ilişki konusunda bundan sonra gayet tutarlı ve dengeli kişilerin hayatınıza girdiğini gözlemleyebilirsiniz.
Yapamadığınız takdirde, karşınıza çıkacak yeni kişiyle, iki yönlü bir aşk yaşamaya devam edersiniz. Ya sakin bir limanda dinlendiğinizi hissederseniz veya fırtınaların ortasında boğuşursunuz. Ya, yapıcı tarzda bir ilişki yaşarsınız veyahut her ikiniz de kendi istekleriniz konusunda direttiğiniz için, bu beraberliği uzun süre sürdüremezsiniz.
Seçim senin."



resim alıntı
Related Posts with Thumbnails

..