sahne değişir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sahne değişir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mart 2010 Çarşamba

Sahne değişir / Olaylardan Çıkarılan Dersler



Sahne değişir…

İlk kez girilen bir mekanda, bir sandalyede oturmuştur kız. Gözlerini kapatmadan önce gördüğü son şey krem rengi duvardır. Bir müddet daha gözünün önünde canlanır bu son görüntü. Oturduğu yerden başının dönüşünü durdurmak için; tutunma ihtiyacı hissettiği bellidir. Sağ eli ile sandalyenin altına doğru sıkıca tutunmuş, parmaklarının ucunda tahtayı hissetmiştir. Ama sağ tarafına düşecekmiş hissi hala geçmemiştir.

Arkasında hissettiği havada duran ellerin sahibi bir kadın vardır. Kadın verdiği enerji ile kızın başını döndürmüştür. Bu tarz şeylere inanmayıp, safsata sayılan bir ortamda büyütüldüğü için şimdi yaşadığı şaşkınlığa sürekli bir yenisi ekleniyordur. O sırada karnının guruldaması ile hafifçe utanıp, komik geldiği için kıkırdar. Ama gözleri hala kapalıdır.

Ve baş dönmesi yavaş yavaş geçtikçe yerini huzura bırakmış, uykusu gelmiştir. Oysaki daha oturalı 5 dakika bile olmamıştır. Ellerine, içine dolan sıcaklığı hisseder ve hayal eder… İnsanları elleri ile iyileştiren şifacılara hep imrenmiştir. Ve “bir süper gücün olsaydı ne olmasını isterdin” sorusuna hep aynı cevabı vermiştir. Şimdi o güç ellerindedir… Kendi elindedir. İnsanlara ve belki de en çok kendisine çok yardımı olacağını çoktan anlamıştır. Bazen bazı şeyleri araştırmanın yetmeyeceğini, bunun için de bir şeyler yapmak gerektiğini anlar kız!


Sahne değişir…

Bir hastane odasında gözlerini açar. Başucunda o zamanlar ki çıktığı çocuk vardır. Endişeli gözlerle kendisine bakmaktadır. Neden geldiğini bir an anımsamaz. Başında hatırı sayılır derecede bir sızı vardır. Kalkar tuvalete gitmek ister. Kolunda ki serum şişesi ile tuvalete gitmenin zorluğunu ilk kez o an fark eder.
Her şeyi hatırlamaya çalışır ama hala görüntüler çok siliktir… Ve seneler sonra bile o tuvalette ki anımsadığı görüntülerden başka bir şey hatırlamayacaktır. Hayatından 3 gün belirli anılar dışında silinmiştir sanki… Başucunda kalan çocuktan için "ben bu öküzle mi birlikteyim" diye arkadaşlarına soruşunu anımsayıp kendinden utanmıştır.

Doktorların koyduğu teşhis amnezi dir. Arkadaşlarından o günlere ilişkin birçok anı dinler. Onların; defalarca yaşadığı olayların ne olduğunu anlattığını, ama kendisinin 5 dakika sonra yeniden unuttuğunu, kafasına aldığı darbelerin şiddetini, maçtaki hakemi, rakibini… Herkesin anlatacak birçok şeyi vardır sanki.

Bir Türkiye turnuvasında, 49 kiloda yaptığı 3. maçtan sonra finalde kafasına yediği 4 tekme ile hafızasını ve eleme şansını kaybetmiştir. Uzun zamandır yapamadığı tek bir harekete odaklanmıştır bedeni. Sonradan azmedip başarabildiği tek hareket yüzünden; hem sağlığını, hem de maçını kaybetmiştir. Hiçbir şeye tek bir noktadan bakmamayı ve bazen eksikliklerin bile insanlara çok şey kattığını anlar kız!


24 Aralık 2008 Çarşamba

sahne değişir...



İşyerindedir kız. Sakin bir gündür, sürekli geçmişe gittiği bir gündür... Uykusuz bir gece daha geçirmiştir ve ancak sabaha karşı sızabilmiştir. Oysa onu bir süpriz beklemektedir, istediği şeye kavuşmuştur bilemeden... Nadir rüya görür zaten, rüyasında onun arabasındadırlar, o elini son bir kez tutmak ister kızın, hiç çekinmeden uzatır ellerini kız, ferahlar... Olsundur bir kez tutmuştur ya o elleri, artık huzurla gidebilir. Zaten onun sözünü dinler başka bir konuda. Vedalaşırlar rüyasında koltukların üzerinde elele... Kız iyi hatırlamak ister adamı... adam iyi hatırlamak ister kızı...

sabahı düşünür sahne değişir...
Sabah telefonun zilini duymaz sabah, bezelyesinin servisi gelmiş onları 10 dakikadır beklemektedir. Apar topar bindirir.

Evden çıkmak için hazırdır. Sabah ayağına nerden geldiği belirsiz bir nazarboncuğu çıkatması yapışmıştır kızın. Alır uyanmış olan babasına gösterir. Nerden geldiğini anlayamazlar... Babası sanki içini okumuş gibi bakar, "dikkatli ol" der. Babasını düşünür kız, ne kadar da benzeşirler. Annesine göre o hep babasının kızıdır. Kız annesinin de kızı olmak ister, ama olan ablasıdır. Yolda düşünür kız, annesi o okula giderken bile hiç kalkıp kahvaltı hazırlamıştır ona. Hep kendisi yada ablası bir bardak süt ısıtmıştır ona. İçinde kalmıştır küçük kızın...Annesi dokunmayı pek sevmeyen bir insandır. Sevgisini dokunarak anlayan kıza inat. Kız hep birileri ona sarılsın istemiştir, ama annesi ayda 3-4 kez ancak sarılmıştır... Anne olunca anlar annesini biraz daha, ama o kız bütün çocukluğunu babasıyla geçirmiştir. Annesi hep mesafelidir... Babası ile gözleri ile konuşma yetisine sahiptir.

Dolmuşu beklerken poyrazın etkisi ile bütün kuru yapraklar sadece onun durduğu yere gelirler. Toz çepeçevre sarar kızı, yapraklar başında taçlanır, galez kelimesini hep sevmiştir. Dayanamaz bütün yapraklara basar...

İşe gelirken bindiği dolmuş bir okul servisine çarpar, yanındaki kaza tespit tutanağını verir, başka bir araca biner. Şaşkındır, işe geç kalır...

Sigorta şirketinden nazar boncuklu bir anahtarlık gönderirler. Ama kız o tarz şeyleri sevmez, hatta takıyı bile sevmez vücudunda, o hep sadelikten yanadır. Nazar boncuğuna bakıp düşünür, ne o ne de aile öyle batıl inançlara inanmazlar. Ama düşünür kız, bunların işaretler olduğuna inanır... Vardır bir hayır, ama düşüncelerine dur diyemez, bozuktur ya morali, hayatındaki kötü anları düşünür kız...

sahne değişir...
Düğünü olmuştur, abisinin evine giderler ertesi gün, abisi çerez-kola falan almaya gider... dönmez ama... meraklı, sancılı saatler sürer, yengesi telefonda bayılır... 3 saat sonra yoğun bakımda sol gözünde bir damla kanın eşliğinde, kırık vücüdu ile karşılaşırlar, ingilizce/ osmanlıca birşeyler mırıldanıyordur abisi... Çığlıklar, yumrular boğazında düğümlenir kızın... Düğününe sevinemez...

sahne değişir...
aradan 1 ay geçmiştir, abisi onu hatırlamaz... İlk sineması, ilk sigarası, ilk denizi, ailesinden harçlık almayıp onun yanında çalışıp para kazanmıştır kız, ailedeki babasından sonra en sevdiği... onun için tübitaktan kazandığı ödülle burslu okuma şansını kullanmayıp, x lisesinden geri dönen abisi kız kardeşini hatırlamaz... Kız küçüklüğünden beri abisinin anlattığı masallara inanmıştır... Okula gidene dek kurdu iyi kırmızı başlıklı kızı kötü sanmıştır, abisi onu hep güldürmüştür... Şimdi ayağı kırıktır, platin takılacaktır, vücudu mosmordur... abisinin zaten sağ eli ve kolu özürlüdür doğum nedeniyle. Şimdi ise sağ tarafı komple kırıktır...

sahne değişir...
ablası boşanmıştır eniştesinden, annesi hem oğluna hem kızına üzülür... kız hiç üzülmez bu duruma...

sahne değişir...
abisine platin takılır, 6 ay yürümeyecektir... Yapacağı duruşmalarını vekaleten kayınbiraderi onun adına üstlenir. Uzunca bir müddet çalışmayacaktır.

sahne değişir...
aradan 1 ay daha geçmiştir, annesinin kanamaları durmaz. hem kızının ayrılığı, hem oğlunun haline dayanmaz yüreği, vücudu, ameliyata alınır... rahmi alınır...

sahne değişir...
kız da ayrılmıştır eşinden, annesi hala üzgündür, babasının ağladığını görür ilk defa, yıkılır kız... Hayatta en acı şeyin bu olduğunu düşünür bir babanın ağlaması, hayallerini suya düşürmüştür kız. Babası mükemmeli sever çünkü... Sarılırlar...

sahne değişir...
babasında zehirli guatr çıkmıştır, ameliyat olur... 3 gün sonra eve çıkar, iyidir, sevinir kız...

sahne değişir...
3 gün sonra annesi "babana felç indi, hastanedeyiz der" donuk bir sesle. Kız şoktadır, daha yeni hastaneden çıkmışlardır oysaki... iş yerindekiler kızı sarsarak kendine getirirler... Babası iyileşir ama kız o anı hiç unutmaz... Babası annesini sayıklar hep, hala 68 yaşında bile herkezin içinde öper annesini, bilir kız... Onlar güzel bir çifttir 63 den beri...

sahne değişir,
annesinde göz tansiyonu vardır,,, her gün 5 tane damla kullanır yoksa kör olacaktır...
dün % 60 işitme kaybı oluştuğu saptanmıştır, Babasında şeker çıkmıştır... Kız farkederki her şeyin başı sağlıktır...

Kız düşünür... düşünür... sarmalanmak ister, gidip sarılmak ister onlara, tutar kendini ama, telaşlandırmak istemez kimseyi, telefon açsa ağlayacak konumdadır çünkü...
Related Posts with Thumbnails

..