31 Ekim 2009 Cumartesi


Efendim yayınımıza işten çıkarıldığım için ara vermiş bulunuyorum. :)

Bir sonraki bültenimizde yeniden görüşmek üzere.

Sevgili bay sümsüğün 1 sene sonra dileği oldu beni çıkarttı. hani ne fırsatta girerim yazarım bilemiyorum ama şu an gayet iyi olduğumun tiyolarını verebilirim. :)



* Tekrar bay sümsüğe istinaden;

"Bay sümsük kılçığım batsın size hem girerken hem çıkarken"
Yazan: Efsa ballığı :))

30 Ekim 2009 Cuma

Hikayeler / Adam ve Kadın




Adam kadını göğsüne bastırmış... Kadın adama güvenle yaslanmış... Ellerinde birer bardak... Minderler üzerinde... Adam başlar konuşmaya, kadının oluşan mimiklerine bakarak...



- "Çocuk gibisin..."

- "Yaa, ne oldu şimdi, nerem çocuk gibi."

- "Hayır dış görünüşün değil. İçin... O ürkekliğin... O aniden geliveren ama gülümseten, insanı çocukluğuna döndüren şaşkınlıkların... Kelime oyunların... Hepsi seni gözümde bir çocuğa döndürüyor..."

- "Gözünde çocuk gibi göründüğümü bilmiyordum"

- "Hayır anlatamıyorum..."

- ":) Tamam, tamam ne demek istediğini anlıyorum. Bak beni dinle. Ben sadece doğal olmayı seviyorum. Tüm sakarlıklarım, şaşkınlıklarım, yeri gelip algı düşmelerimle, hırçınlıklarım, gereksiz korkularımla, beni ben olduğum için sevsinler istiyorum. Üstelik kendimle dalga geçmeyi çok seviyorum."

- "Çocuk gibisin işte... Kelimelerinden çok anlatış biçimin, heyecanlanman, o bir anda beliren ve karşıdakine yansıttığın coşku varken sende. Emin ol seni sen gibi seven insanlar hep daim olacaktır hayatında."

- "Yaa çat sen bana, çat. Yanımda olan insanların gerçekten bundan hoşnut olmalarını ve içlerinde sakladıkları yanlarını çıkartmayı istiyorum. Sevgide de bu geçerli. Bir sürü kadınsal taktikler ile insanları benimle tutmayı sevmiyorum. Bütün bunları bilmiyor muyum sanıyorsun, yapamaz mıyım?"

- "Yaparsın elbette. Ama..."

- "İstesem kıskandırmayı da, peşimden koşturtmasını da bilirim. Bu doğal bir içgüdü ve ince bir zeka ile inan çok zor değil. En basitinden misal; eğer etkilemek istesem adamla göz teması kuracağım şekilde karşısına geçer. Ben konuşurken gözlerine, adam konuşurken dudaklarına bakarım. Bak gör o zaman o adam senden gözlerini ayırabiliyor mu? Ama yanımda olanın buna ihtiyaç duymasını, en önemlisi duymayı istemiyorum. Ayyy çok konuştum yine, çenem açıldı :))"

- "Hayır devam etmelisin, hoşuma gidiyor seni dinlemek. Hem yine suskunluklarına bürünme lütfen."

- "Ne diyebilirim ki daha fazla. Hepimizin bildiği şeyler aslında yazdıklarım, söylediklerim"

- "Ama ifade ediş biçimin çok güzel biliyorsun değil mi? Farklı... Daha içten...Kasılmadan"

- "Evet öyle, tevazu gösteremeyeceğim :P... Ay yanağım... "

- "Az bile" Boyundan öpmeler...

- "Şımarıcam şimdi göreceksin. Başına kalacağım. Bu arada en çok ne isterdim biliyor musun?Seviştikçe üreyebilen bir şey olsaydı aşk... O zaman daha güzel ve anlamlı olurdu."



* resim için antique teşekkürler. :) nerden çıktı bu kız dank diye resim istiyor demediği ve elinden geleni yaptığı için.
* Bu aralar içinde hiç çalışma hevesi olmayan, doğum gününü İstanbul da kutlasam mı diye düşünen Efsa... (Allah sonumu hayır etsin, pek bir gezente oldum)


28 Ekim 2009 Çarşamba

Öğretmenin Kim Senin?


Hani dedik ya hayat öğrenirken öğretir diye. Sen ne çok şey öğrettin bizlere. İlklerimde oldun... İlk kutladığım öğretmen yine sen oldun mesela. Yaptıklarını okuyup, dinleyip ilk hayran kaldığım insanda sen... Sene 2009... Arkadaşlarımızla bir olup, bir kampanya yapalım istedik öğretmenler ile ilgili. (Öğretmenin Kimdi Senin?) Ve ben Geçen sene yazdığım bir yazıyla, seninle başlamak istedim bu kampanyamıza.

"HERŞEYE RAĞMEN SAYGI İLE ANIYORUZ SENİ. BİLİYOR MUSUN? KIZIMIN BİLE İLK ÖĞRENDİĞİ ŞARKI İZMİR MARŞI İDİ. BİRÇOK İNSAN MİNİ MİNİ BİR KUŞ DERKEN BENİM KIZIM "YAŞAAA MUSTAFA KEMAL PAŞA" DİYORDU PELTEK PELTEK.
VE ŞİMDİ ANAOKULUNDA, YENİ YENİ ŞİİRLER ÖĞRENİYOR. KARŞIMA ALIP YAPTIĞIN İNKİLAPLARI BİLE ANLATTIM GEÇENLERDE. KIYAFET VE YAZI DEVRİMİNE ŞAŞIRDI EN ÇOK. GÖZLERİNİ KOCAMAN AÇIP BANA MOR VE PEMBE DE GİYEMEZLER MİYDİ DİYE SORUŞU VARDI Kİ SORMA... SEN HEP İÇİMİZDESİN ASLINDA, SENİ YAŞATMAYA ANT İÇTİK SENELERCE, YAŞATACAĞIZDA SÜREGELEN NESİLLERCE...

ANNEANNEMİN SESİNİ DUYAR GİBİYİM. KENDİSİ SENİN SÖZÜNÜ DİNLEYİP, OKUMUŞ VE TÜRKİYE DE Kİ BİR İLİN, İLK BAYAN ÖĞRETMENLERİNDEN BİRİ OLMUŞ... BÜTÜN ÇOCUKLUĞUM BOYUNCA ONUN SENİN HAKKINDAKİ SORULARINI ŞIP DİYE BİLMEKLE GEÇTİ. SENİ ANLATIRDI BİZE ÖNÜNDEN O HEYBETLİ HALİNLE GEÇİŞİNİ... ÇOCUKMUŞ O ZAMAN KENDİSİ DE. AMA HİÇ UNUTMAMIŞ, UNUTTURMADI DA.

KIZIMIN 29 EKİMDE EZBERLEYİP OKUDUĞU VİDEONUN KAYDINI YAYIMLADIM YİNE GEÇENLERDE. 5 YAŞINA BİLE GİRMEMİŞ BİR ÇOCUĞUN AĞZINDAN, KIZIMIN AĞZINDAN ADINI DUYACAĞIM. VE HAKLI GURURUNU YAŞAYACAĞIM.

Yukarıdaki resim http://www.veataturk.com/resimler.asp?islem=resimler&id=19 dir. Yine buradan Atatürk' ün belki bir ihtimal görmediğiniz resimlerine ulaşabilirsiniz.

26 Ekim 2009 Pazartesi

Bir Cumartesi Jesti

Cumartesi sabah ablamın iş yerine gidene dek arabayı o kullandı. Ardından ben ticaret odasına gittim, derslere girdim derken, öğlen yemek için arabayı çalıştırmayı denediğimde çalışmadı meret. Meğer ablamın sabahın 9 unda farları yakma alışkanlığı varmış. Bende de olmayınca ve geç kalınca apar topar indiğimden bip bip sesini kapı sesi olarak algılayıp fırlamıştım. (kontrol etmediğim ve çıkan sesi alelacele iplemediğim için suç bende yani)

Sevgili akümüzün şarjı sizlere ömür...

Hemen aklıma kaskodan asistans hizmetleri geldi. Ama çekiciyi bekleyecek, takip edecek, telefonlarına cevap verecek imkanım yoktu, sınava girecektim. Allahtan akü olduğunu fark etmem ile ara kablosu aramam bir oldu. Oradaki güvenlikten mola zamanında yardım istedim.

O sırada aklıma yan taraftaki benzinlikten belki bir şeyler çıkar diyerek gittim. Markete girdim, durumu anlattım. Tam şarj olması gerektiğini açıklarken yan tarafımda ödeme için bekleyen adamın telefonda konuşan sesi ile yüzüm ayçiçeği gibi adama döndü. Adamın konuşma şu şekilde:

- XXXXX, sende şarj kablosu var mı? Bizim araçlardan birisini göndersene ticaret odasına, orada seni?. (burada dönüp bana bakarak)

- Efsa.

- Efsa hanım bekliyor olacak.

- Güvenliğin orada olacağım.

- Güvenliğin orada. Tamam bekliyoruz. (telefon kapatılır)

Ben teşekkür ettim ve yürüdüm.

2 Dakika geçmeden oraya geldi ve:

- Efsa hanım, benim gitmem lazım ama merak etmeyin boşuna beklemiyorsunuz demek için geldim. Ben şuşuşu firmanın bölge şefiyim, gelecek arkadaşlarda şuşuşu lojistik firmasından gelecekler.

- Tamam teşekkür ederim tekrar.

5 dakika geçti bir kamyonet geldi... Ama aracın kablosuna yetişmedi. otomatik vites olunca yerinden kımıldayamadı. Ekstra kablo istediler telefonla. 2. araç da bir beş dakika içerisinde geldi. Kablolar uzatıldı. Yan taraftaki aracın sahibini buldum, çektirdik falan derken; hopp bu adam tekrar geldi.

- Kusura bakmayın Efsa hanım, arkadaşımı almam gerekti yoksa sizi yalnız bırakmazdım.

- Yok lafımı olur. Arkadaşlar yardımcı oluyorlar zaten. dedim.

Ama ben bu arada çok paspaldım, makyajsızdım, sınav stresi içindeydim, 2 gündür seminerden seminere girmiştim, saçlarım bile ayrı telden çalıyordu. Adamın bu jestine karşılık hiçbir görselliğim yoktu diyebilirim. Hani adam bunu düşünüyordu da yardım etti desem...

Neyse adam en son kartını verdi. Bende tekrar teşekkür ettim ve gittim. Şimdi ufak bir maille teşekkür etmeyi düşünüyorum. Hiç başıma böyle bir jest denk gelmemişti. Ablama anlattığımda bolca gülümsetti bizi, çünkü çalıştığı firma büyük bir firma ve lastikleri bizim iş yerinde değiştiriyorlar. :))

* Resim

* Çalışamadığı halde sınavı güzel geçen Efsa... :))) (Henüz sonuçlar açıklanmadı ama, kötü geçseydi bir sonraki sınav 3 yıl sonra olacağından 3,5 atacaktım)

22 Ekim 2009 Perşembe

Diyaloglar


Dün Absolomun meşhur "yeter artık Efsa kıçı kırık birkaç adamı okumaktan sıkıldık" çemkirmesinden sonra dudaklarıda bir gülümse bırakan diyaloglar ile sizleri başbaşa bırakmak istedim.

Ben - Ben bugün orucumu seninle açacağım :))
Bezelye - Orucun kapalımıydı ki?
Cevap düşünen ben - Yok tabiki değildi. Ama tutmuştum işte orucu.
Bezelye - Nasıl tutmuştun. Böylemi? (iki el birbirine yapıştırılarak yakalama efekti)
İyice sıkışan ben - Yok içimden tutmuştum.
Bezelye - Yani nefes gibi mi?
İyice batan ben - Bir bakıma... Sadece gün içerisinde bir şey yiyip içmeyeceğiz ya. Bir oyunun kuralları gibi..

~~~~~~~

Geçtiğimiz ay kızımla telefonda konuşurken bana:

- "dur anne ben bir diğer odaya geçeyim"
- "Neden"
- "F. teyzem (babasının teyzesi) var, o duymasın. Dur yürüyorum, odanın kapısını da kapatayım" ...Kapının kapanış sesi...
- "Eeee niye kapattın ki"
- "Yaa duymasınlar istedim. F teyzem, R.' ye manyak diyooo, asıl kendisi manyak"
- "O nereden çıktı şimdi"
- "hiçç"
diyerek ilk dedikodusunu da kapı arkasından yaşamış olduk...


~~~~~~~

Dayısı: "ee anlatsana şu Şabanı, ne yapıyor?"
Bezelye: "bişiy yapmıyor, daha az oynuyoruz artık. Ben ders çalışıyom ya."
Dayısı: "hııı peki başka delikanlı da var mıydı oynadığın?"
Bezelye: "deli olmayan tek erkek çocuk oydu bende bu yüzden tek şabanla oynuyordum"

~~~~~~~

- "Anne Teşekkür almam için çok çalışmam, ödevlerimi zamanında yapmam lazım dimi?" (dersleri konusunda çok hırslı bezelye)

~~~~~~~

- "Anne sen evlen benim kardeşim olsun. Hem ikimizin de babası ayrı olur. Ama tek annemiz sen olursun. O şimdi küçücük olur. Ben 7 yaşımda olurum, o da sıfır yaşında olur. Aramızda 7 yıl olur. Ne güzel olur dimi?"

~~~~~~~

- "Anne sen babamla bir daha evlen olmazsa, evleneceğin adam hiç gelmeyecek bu gidişle, benim hiç kardeşim olmayacak. :(("






* Hayatımıza bu ara yeni katılan Ela, Lale ve Talat' a ve bunlarla özdeşleşen elyazısına...........

* Şom ağızlı absolam... sana bir daha bir yere gideceğim-gideceğiz demiycem. İptal oluyor!!!! :)



21 Ekim 2009 Çarşamba

Bir geçmiş zaman hikayesi



Sustu adam bir daha konuşmadı,
Sesini duymaya en muhtaç olduğunda kadının...
Sustu adam
Gitti adam
Dönmedi...
Kadın bir daha duy(a)madı adamın sesini,
Söyleyemedi sevdiğini, özlediğini...
Aslında başka zamanlarda;
Başka mekanlarda konuşuyordu da,
Kadın duymuyordu.
Aradan günler geçti...
Günler kadın için resmen geçire geçire geçti.
En çok neyini özlediğini düşündü kadın,
"Sesini" dedi,
"Kelimelerini" dedi hemen ardından,
ortalığı tozu dumana katan iç sesi...
Kadının suskunluklarını tamamlayan bir döngüydü.
Bilemedi adam...!
Fazlasıyla mantıklı idi adam.
Kadın duygularıyla,
Adam mantığıyla hareket etmeyi severdi.
Buluşamadılar bir türlü,
Kavuşamadılar...
Yoruldu adam,
Kırıldı kadın...
Vazgeçti adam,
Yazdı kadın...
Sustu kadın uzun zaman
Suskunluklarına farklı tepkisizlikler ekledi.
Boş bakışlarla tamamladı hikayeyi.
Gitmişti adam ve dönmemişti üstelik.
Biliyordu kadın,
Özlüyordu kadın,
Susuyordu adam...


* Yazım tarihi 02.2009
* İzmit' e gitmek için hazırlıklarda olan Efsa...

19 Ekim 2009 Pazartesi

Kısa Cümleler...



Sus(u)yorsun...


Sus(u)yorum...

En iyi bildiğim şeyi yapıyoruz aslında ikimizde...


Biliyorsun...

Biliyorum...

Bilerek susmak bazen bildiğin şeyleri söylemekten daha acı verir insana...

~~~~~~~

Hayatımın çizgisinde, yaşamımın en güzel anlarında bir set gibi dikiliyor


İMKANSIZLIĞIN...!

Çok üzgünüm...

Yaşayamadığımız herşey için.

~~~~~~~

Ee iyi hoşta. Sonradan hatırladım. Üstüm sende kaldı be tatlım.Geri iadesini yapmadın hala.

~~~~~~~

İçi acıdı kadının bunun son bakışlar olduğunu anlayınca. Tam kalkarken;
- "Sığındığın bir dağ olmaktı amacım... Yaslandığım bir dağ olsaydın..."dedi ve yürüdü arkasına bakmadan.


~~~~~~~

Dans ederek yüzsem dalgalar beni senin kıyılarına vurur mu?


Senin kıyıların ben gelene dek, mahsun kalır mı?

~~~~~~~


Sorun şu;

"öyle cümleler kuruyorsun ki, suçunu her ikimizde bilsek de kanıtlayamıyorum."

~~~~~~~


Cennet burası mıydı?

O zaman gel de kuru yapraklar arasında dans edelim sevgilim...

:)

~~~~~~~


Bırak gözlerimdeki, rimellerim aksın...
Zaten sen başparmağınla sil diye sürdüm rujumu bugün.
dağıt suratıma,
dağıl bana

~~~~~~~


Adam kadına göre çok sessizdi...

Bu sessizlik çoğu zaman kadına ağır geldi.

Kadın hissettikleri bitsin istedi.

Delirecek gibiydi.

Bitmemesi hırslandırıyordu üstelik.
Hırçınlaştırıyor, olmaması gereken kişilik bulamaçları yaşatıyordu.

Adam bitsin istedi.
Hissettiği vicdan azabından biraz öte bişiydi.
Adam kendini bastırmayı öğrenmişti.
Sevgisini dirseklemeyi, onu geride bırakıp mantığıyla hükmetmeyi...

Adam; kadın hala onu sevdiği için üzülüyordu.
Tıpkı kadının adamın vicdanının rahatsızlığına üzüldüğü gibi.


Kadın bitmesine duacı... Adam bitmesine seyirci...



* Seçimleri için Mim arkadaşımıza teşekkürler...
* Bu aralar içindekileri kusmak isteyen Efsa...

Related Posts with Thumbnails

..