9 Aralık 2010 Perşembe
Kampanya / Minik ayaklar üşümesin!
7 Aralık 2010 Salı
Benim Bir Arkadaşım...
- Benim bir arkadaşımın, evine hırsız giriyor. Polisler parmak izi tespiti yaparken yatak odasının gardolabında yaklaşık 7 ayrı parmak izine rastlıyorlar (evde 2 kişiler sadece). Ama görüntü şu şekilde; o sürdükleri ilaç sayesinde her yer parmak, parmak, parmak, parmak... diye uzayıp gidiyor. :)) Bizim kız utancından polislere bakamıyor bir an.
- Benim bir arkadaşım, her gün kahvaltısını çokoprens ile yapıyor.
- Benim bir arkadaşım, gittiği heryerden izin alarak bişiyler aşırıyor. Biz buna gönül rızası ile hırsızlık diyoruz.
- Benim bir arkadaşım, karsının çantasında prezarvatif buluyor ve hali ile köpürüyor. Karısı zor açıklıyor bunu sağlık ocağından ücretsiz diye aldığını...
- Bir arkadaşım, gece içip içip dalga geçmek için beni arayacakken, aynı isimdeki eski sevgilisini arıyor. Kız bunun yüzüne kapatıncada, tekrar tekrar "sen yüzüme nasıl kapatırsın" şeklinde defalarca arıyor.
- Benim bir arkadaşım, kardeşinin olumsuz yaptığı her eyleminde, kendisine tencere kapağını uzatıp: "bu da sana kapak olsun" diyor.
- Benim bir arkadaşım, bazen benim adıma hoşlandığım adamı takipliyor.
- Benim bir arkadaşım, denize girdiğinde her yerinin göründüğünden rahatsız olup mayosunu o kadar çok çekiştiriyor ki, daha çok dikkat çektiğinin bilincinde olamıyor.
- Benim bir arkadaşımın, her sabah uyandığında tırnakları etine yapışmış oluyor. Öğlene doğru düzgün bir hal alıyor.
- Benim bir arkadaşım, dans esnasında birden dalıp gidiyor.
- Benim bir arkadaşım, kendini öldürmek için sinek ilacını kullanıyor. Ama kendini öldürmek isterken aynı zamanda gözleri kör olmasın diye; sinek ilacını önce karşıya sıkıyor, sonra sıktığı yere koştururak içine çekiyor. :)))
- Benim bir arkadaşım, eşiyle sevişirken kayınvalidesi kapıyı kendine özel yaptırdığı anahtarla açıp bunları basıyor.
- Benim bir arkadaşımın oğlu, bana dönerek kızım için "kızınızda pek hanımmış, usluymuş" diye övüyor.
- Benim bir arkadaşım, karşısındakinin uzattığı veya yedirdiği her yiyeceğin hesabını tutuyor. Sonra gerekirse tane tane veriyor.
- Benim bir arkadaşım, Gittiği evden hiçbir şey yemiyor. Ekmeğini bile kendisi yapıyor.
- Benim bir arkadaşımın annesi, 55 yaşındayken, anne babasını mahkemeye vererek adını değiştirdi.
* Bu "benim bir arkadaşım" serisini sevgili Pippi Haşmet yaptı. Ondan esinlenerek hazırlanmıştır. :) Güzel bir hafta dileyen Efsa...
* Görsel
12 Kasım 2010 Cuma
Ben Seni Kokladığım Her An, Nefesimi Tuttum...

Bugün hiç olmadığım kadar senin hissediyorum kendimi... İçimde taşıdığım küçücük bir candın sen. Ve ben öyle çok beklemiştim ki seni...
Biliyormusun doktorlar 19 ekim de doğacak demişlerdi senin için. Oysa sen meleğim; hemen doğmak istemedin, benim özlemle bekleyen kollarıma inat...
Öleceksin diye çok korkmuştum.. Ölmedin ama doğmayıda istemedin inatla. Annen gibiydin... Biliyor musun bende doğmayı bir türlü istemeyen bir bebekmişim. Hayata gözlerimle bakmayı hep ertelemiştim... Sen benim minik bezelyem 12 kasımda açtın ya gözlerini, ben de yeniden doğdum sanki.
İlk kez ne zaman anneliği hissettim diye sorduğumda kendime, "kusmaktan helak olmuş bedenimle tekmelerini hissettiğim ilk andır" diyorum.
Sonra sahne değişiyor gözlerimde. Seni ilk gördüğüm ana gidiyorum. O an yaptığım gibi ilk olarak saate bakıyorum. Zaman orada tarihe kazınmalıymış gibi geliyor, insan zaman dursun istiyor, herşey yavaş çekimde ilerlemeli.
Saatten gözlerimi ayırıp tepetaklak duran bedenine tekrar bakmalıyım. Ağlama sesini duymalıyım.. Ve yeniden hayatımda ilk kez hissettiğim mucize yaratmak ve huzur duygusu ile başımı yaslamalıyım...
Sonra yatağıma gitmeliyim, arkamdan seni getirmeliler... Sana baktığım o ilk an ki gibi ağlamaya başlamalıyım, neden ağladığımı bile bilmeden... Gururlu olmalıyım ve evet çok da mutlu...
Zaman bugüne dönmeli yeniden. Az önceki gibi okuluna gitmeliyim. Henüz 7 yaşında 2. sınıfa giden sen, yine sınıfın en miniği olarak ve benim elime bir tane gülenyüz çıkartması yapıştırarak gülümsemelisin gözlerini gözlerimden ayırmadan...
Bebeğim,
Yine de sonunda hayatı seçtiğin için,
Benim en güzel doğum günü hediyem olduğun için,
En önemlisi benim kızım olarak doğduğun için...
Çok teşekkür ederim bebeğim...
Dilerim bir gün sana vermek tüm benliğimle çabaladığım sevgiyi, özeni, önemi, saygıyı takdir edersin...
"Günlerin getirdiği mutluluk olsun sana,
Sevdiğin ve sevildiğin bir hayatı sür bebeğim,
Günün günden güzel olsun"
* Bezelyesi doğduğu andan beri yaptığı herşeyin günlüğünü tutan Efsa...
* Ve bugün benim için apayrı bir yeri olan bir kadının daha doğum günü..
Hani hiçbir şey söylemenize gerek kalmadan içinizdeki duyguları anlar ya..
Ve sizde o söylemeden anlarsınız ya..
Hayatıma giren en özel insanlardan olan en güzel iyikilerimden birine..
Kızımla aynı gün doğan ve ikizi ile bana renk katan cadıya, yarın sımsıkı sarılacağım o özel insana...
Mutluluktan ziyade hayırlısını dilediğimiz herşeyin olması umudu ile...
Sen hep hayatımda, içimde, yanıbaşımda kal emi güzel kadın..
Seni çok seviyorum Neslim... :)
2 Kasım 2010 Salı
Diyaloglar 2
20 Ekim 2010 Çarşamba
Her Şey Hayal Etmekle Başlarmış :)
Benzer havaları soluyoruz.
* Herşey hayal etmekle başlarmış değil mi can' ım.. "Hayallerimize" o zaman deyip, yüzündeki gülümsemeyi saklayamayan Efsa..
* Görsel biziz işte... :)
27 Eylül 2010 Pazartesi
Bir Kırmızı Sonbahar Kadınına...
* Tüm şımarıklığı ve arsızlığıyla "şeyyy yazı giricem de" şeklinde bir ifadeyle, doğum günü kızından resmini koymak için izin isteyen Efsa... :)))
İşte böyle birşey aramızdaki bu dostluk, "acaba yanlış anlar mı?" diye düşünmemek...
23 Ağustos 2010 Pazartesi
Dans
19 Ağustos 2010 Perşembe
Kampanya / Umut Çocukları Okulda...
Nakdi yardımlar için:
Yalova / Çınarcık Ziraat Bankası
Çınarcık ilköğretim okulu
Okul aile birliği hesabı
560-9858-5002
9 Temmuz 2010 Cuma
Ç/alıntı Yazılar Üzerine
Zamanında kopyalamayı da engelledim sitede. Bu seferde tek tek cümleleri yazıp çalmaya başladılar. Bugün yeter dediğim bir noktaya geldim. Dün 4 tane şikayet yaptım. Bugün de sabahtan devam ettim. Her hafta bu tarz şikayetleri yapmaktan bıkmadım, sadece bunaltı geldi.
Son 1 ayda 5 facebook sayfası kapattırdım. 2 tanesi hala şikayette bekliyor, 3 blogdan sildirdim. Ki bunlar sadece bir aylık bilanço...
Tamam beğenilmek, okunmak çok güzel yalnız bu sayfada ki gibi emek hırsızı birinin http://www.facebook.com/note.php?note_id=436367138367 "izinsiz çaldığınız o yazımı kaldırın oradan" dediğim sayfalar birde üzerine üste çıkmaya çalışır gibi "Burası bir paylaşım sayfası yazının altına başkasının ismimi yazılmış hayır nasıl emeğe saygısızlık olabilir ki o zaman sadece beğenilen birşiir paylaşılmış o kadar facede her sayfada olduğu gibi ama tepkiniz asıl saygısızca olmuş..." yazması hiç hoş değil. Zaten ben o orada burada benim olanı isimsiz paylaşsın diye yazıyorum. Link vermeden, bu yazıları şu şu yazmıştır ve şu sayfadan alıntılanmıştır demeden yayımlamaya kimsenin hakkı yok.
Önceden tek cümleleri falan umursamıyordum, forum sayfalarında fink atmasını ama bundan sonra her bir forum sayfasına tek tek giricem ve tepkimi göstericem. Yazılarımı çalmaya cüret ediyorlarsa, bende tepkimi her şekilde göstermeye cüret ederim. Ben kimseye bu saygısızlığı yapmıyorsam, başkası da yapamasın mümkünse.
Bu ve bunun gibi olan arkadaşlara bir kaç yardımcı link adresi şunlar arkadaşlar.
http://www.facebook.com/legal/copyright.php?noncopyright_notice=1
https://www.google.com/webmasters/tools/spamreport?hl=tr&pli=1
* Bundan sonra çalan sayfaları tek tek afişe edecek olan Efsa...
*Görsel
19 Nisan 2010 Pazartesi
Kampanya: Her Çocuğun Bir Masalı Olmalı 1. yaşında
3 Aralık 2009 Perşembe
Bu yılbaşı siz de çocuk gülücüklerinde yankılanabilirsiniz.
Birmilyonkalem sitesi olarak Adıyaman’daki çocuklarımızla birlikte yeni yılı karşılamak istiyoruz.
Siz de bu kutlamaya katılmak ister misiniz?
Nasıl mı?
Adıyaman 80.Yıl Rehabilitasyon Merkezi'nde kalan yaşları 8 ile 17 arasındaki zihinsel engelli 30 erkek çocuğumuz için giysi* (gömlek, kazak, pantolon, çorap, ayakkabı vb) armağan edebilirsiniz.
Adıyaman Sevgi Çocuk Yuvası’nda yaşayan yavrularımız için oyuncak* (grup oyuncakları, bebek, araba vb) ve giysi* (elbise, gömlek, kazak, pantolon, çorap, ayakkabı vb.) gönderebilirsiniz. Yuvada 7–10 yaş arasında 13 kız, 7 erkek; 11–15 yaşları arasında da 7 kız, 2 erkek çocuğumuz yaşamaktadır.
Yolladığımız armağanların çocuklarımıza ulaşmasını aynı zamanda Adıyaman'da yaşayan Birmilyonkalem yazarımız Gazeteci Sn. Naif Karabatak ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Sn. Murat Demirkol sağlayacaktır.
Bu kampanyada ortak amacımız çocuklarımızı sevindirmek, onların yüzlerindeki tebessümde pay sahibi olabilmektir.
Yuvada kalan çocuklarımızdan birisine armağan gitmezse ya da hediyeler arasında denge olmazsa yavrularımız incinebilir.
Bu yüzden sizlerden ricamız yolladığınız armağanları birmilyonkalem@gmail.com adresine bildirmeniz. Böylece 1MK editörleri ilgili güncellemeleri yapar, eksikleri belirler ve ilgili organizasyonları yapabilirler.
Ayrıca dileyenler armağanlarını ISPANAK hediyelik eşya mağazasından seçerek LÖSEV’e de destek verebilirler.
Çok şey yapmak isterim, ama elinden ancak kampanyayı bir blog yazarı olarak desteklemek gelir derseniz: Kampanyamızı daha çok insana duyurmak amacıyla Birmilyonkalem (1MK)yazarlarımızdan PİNO tarafından çizilen logoyu sayfanıza ekleyerek okurlarınızı bu kampanyadan haberdar edebilirsiniz.
Bizim düşümüz, tüm dünyada çocukların daha mutlu olması.
2010 GÜLÜMSEYEN ÇOCUKLARIN YILI OLSUN!
Bu düşü paylaşmaya, var mısınız?
1MilyonKalem...
* Kullanılmış giysi ve oyuncaklar bu kampanya dâhilin de değildir.
28 Ekim 2009 Çarşamba
Öğretmenin Kim Senin?

Hani dedik ya hayat öğrenirken öğretir diye. Sen ne çok şey öğrettin bizlere. İlklerimde oldun... İlk kutladığım öğretmen yine sen oldun mesela. Yaptıklarını okuyup, dinleyip ilk hayran kaldığım insanda sen... Sene 2009... Arkadaşlarımızla bir olup, bir kampanya yapalım istedik öğretmenler ile ilgili. (Öğretmenin Kimdi Senin?) Ve ben Geçen sene yazdığım bir yazıyla, seninle başlamak istedim bu kampanyamıza.
"HERŞEYE RAĞMEN SAYGI İLE ANIYORUZ SENİ. BİLİYOR MUSUN? KIZIMIN BİLE İLK ÖĞRENDİĞİ ŞARKI İZMİR MARŞI İDİ. BİRÇOK İNSAN MİNİ MİNİ BİR KUŞ DERKEN BENİM KIZIM "YAŞAAA MUSTAFA KEMAL PAŞA" DİYORDU PELTEK PELTEK.
VE ŞİMDİ ANAOKULUNDA, YENİ YENİ ŞİİRLER ÖĞRENİYOR. KARŞIMA ALIP YAPTIĞIN İNKİLAPLARI BİLE ANLATTIM GEÇENLERDE. KIYAFET VE YAZI DEVRİMİNE ŞAŞIRDI EN ÇOK. GÖZLERİNİ KOCAMAN AÇIP BANA MOR VE PEMBE DE GİYEMEZLER MİYDİ DİYE SORUŞU VARDI Kİ SORMA... SEN HEP İÇİMİZDESİN ASLINDA, SENİ YAŞATMAYA ANT İÇTİK SENELERCE, YAŞATACAĞIZDA SÜREGELEN NESİLLERCE...
ANNEANNEMİN SESİNİ DUYAR GİBİYİM. KENDİSİ SENİN SÖZÜNÜ DİNLEYİP, OKUMUŞ VE TÜRKİYE DE Kİ BİR İLİN, İLK BAYAN ÖĞRETMENLERİNDEN BİRİ OLMUŞ... BÜTÜN ÇOCUKLUĞUM BOYUNCA ONUN SENİN HAKKINDAKİ SORULARINI ŞIP DİYE BİLMEKLE GEÇTİ. SENİ ANLATIRDI BİZE ÖNÜNDEN O HEYBETLİ HALİNLE GEÇİŞİNİ... ÇOCUKMUŞ O ZAMAN KENDİSİ DE. AMA HİÇ UNUTMAMIŞ, UNUTTURMADI DA.
KIZIMIN 29 EKİMDE EZBERLEYİP OKUDUĞU VİDEONUN KAYDINI YAYIMLADIM YİNE GEÇENLERDE. 5 YAŞINA BİLE GİRMEMİŞ BİR ÇOCUĞUN AĞZINDAN, KIZIMIN AĞZINDAN ADINI DUYACAĞIM. VE HAKLI GURURUNU YAŞAYACAĞIM.
Yukarıdaki resim http://www.veataturk.com/resimler.asp?islem=resimler&id=19 dir. Yine buradan Atatürk' ün belki bir ihtimal görmediğiniz resimlerine ulaşabilirsiniz.
8 Ekim 2009 Perşembe
İstanbul
İstanbul notları...
20 Ağustos 2009 Perşembe
Doğum günü

8 Haziran 2009 Pazartesi
Yorumlar

Sizi bilmiyorum ama ben bazılarınıza yorum yazmayı çok seviyorum. Onları okurken düşündürdüklerini geçtim. Yorum yazarkende diğer yandan beni farklı uçlara götürmeleri, kendimi tartmamı, bazen şöyle bir silkelenmemi sağlamaları çok hoşuma gidiyor. Zaten nerede sorgulama yazısı var bayılıyorum okumaya veya insan davranışları ile ilgili olayları anlatan yazılara, hikayelere...
“Kendim gibi görüyorum, empati yapıyorum. Bana yapılmasını istemediğim davranışları onlara yapmıyorum. Beni en acıtan şey umursamazlıktır diyorum sonunda karşıdan hep bunu görüyorum. İnciniyorum, ben bu kadar açıkken, netken neden onlar kapalı diyorum. Hata arıyorum, onlara şans tanıyorum. ama yok yani.
çözümsüzüm hele ki artık insanlara mazeret bulmaktan yoruldum. Bu kadar zor mu ya?
Ya ben... Bir yola girdiysen kendine yol açana kadar yılma diyorum. Sürekli deniyorum. Sonucun boş olduğunu içten bilsem de, denemedim dememek için devam ediyorum. O yolu bırakıp gitmek bana göre bir vazgeçiş geliyor. Yenilgi gibi.
O yoldan bir kere döndüm. Şimdi daha mutluyum, huzurluyum daha çok yoruluyorum daha çok öğreniyorum. Ama öğrendikçe acıtan şeylerin olduğu suratıma çarpıyor. inciniyorum, hak etmediğimi düşünüyorum. Çünkü kendi kalbimi düşüncelerimi biliyorum.
Neyse bugünlerde beynimde kocaman böcekler var, iki türlü konuşan... mantık mı yoksa duygusal tonda mı karar vereceğimi bilemiyorum. Pişmanlık yaşamamak için.”
(bu arada sana yaptığım yorumlar o kadar hoşuma gidiyor ki. Kendimle yüzleşmemi sağlıyor. teşekkür ederim. içime dokunduğun için.)"
* Şimdi Öfke yazısının yorumunu Nisan ayında yapmışım. Tekrar okuyunca aklıma gelen ilginç bir cümle oldu. Okudunuzmu bilmiyorum. Kitabın adı Şeytanın Fısıldadıkları. Enfes cümleleri vardır Emre Yılmaz' ın. Cümleyi şimdi çok net hatırlamıyorum ama şuna benziyordu:
"Sana yapılmasını istemediklerini başkalarına yapma" bu can sıkıntılı hımhımların ahlak davranışıdır. "Sana yapılmasını istediklerini sende başkalarına yap." :)))
Sanırım benim yapmam gereken asıl bu...! Bazen biraz da Ben' i ön plana çıkartmak. İyi haftalar diliyorum sizlere.
Resim alıntı :)))
27 Ekim 2008 Pazartesi
kıçını kır otur diyorlar, oturan kim...
ama en güzel karşılık blogmanidan geldi bence.
dns adresleri hepimizin kurtarıcısı oldu.
yoksa ktunnel lerle cebelleşecektik sanırım.
blogmania/dnsadresilerideğiştirme' yolu ile
ve ikinci güzel şeyse serbestyazarlar.
İyi ki varsınız...!







