19 Aralık 2012 Çarşamba

Ayrılık Gariptir


"İnsanlar ne istediklerini bildiklerini düşünürler. Ama ne istemediklerini tecrübe ve deneyim sayesinde anlarlar.
Ayrılık bu nedenle, en esaslı değişimlerin başlangıç noktasıdır."

Ayrılık gariptir;
yüzü ona benzeyen insanlar,
ismini taşıyan tabelalar,
pencerelerden yağmur damlası gibi akan kelimeler görürsünüz.

Artık sorulamayan, anlaşılamayan ve cevaplanamayan cümlelerle başbaşasınızdır.
Ayrılık, en çok bu nedenle sarsar insanı.
Bir şey sıkar boğazınızı,
yutkunamazsınız!

Ayrılık gariptir.
İzlerin bir kısmını silmeye çabalarken onu hatırlatmayacak yeni suratlar,  iyiyim maskeleri edinirsiniz.
Kendisine koyduğu kuralların altında ezilen, her insan gibi bakar gözleriniz.
Gözkapaklarınız düşük,
Bakışlarınız uzak!

Bir yanınız ayrı olsanız bile ona sadık kalmak isterken; sadakatinde ihanet barındırdığı düşüncelerle;
başka kollarla,
başka yüzlerle,
başka beyinlerle onu arayarak sevişirsiniz.

Ayrılık gariptir...
Çünkü anlarsınız ki, odadaki eşyaların yerini değiştirir gibi farklı kişilerle yer değiştirilemez insanlar.
Geride bir çizik izi mutlaka kalır.
Ve artık siz, hayatınızı birilerine inanma çabasıyla geçireceksinizdir. 

Aslında her ayrılık 3 kelimede gizlidir;
'peki', 
'zaten', 
'neyse'

Ve bir gün gelir, 
duvarda kalmış bir çividen ibaret olduğunu anlayıp, ayağa kalkar 
ve o çiviyi duvardan söker, atarsınız.


* 2 sene kadar önce bir arkadaşım "böyle susmaya devam edersen guatr olacaksın" demişti. İnsanın içinde kalmışlar gerçekten de sağlığı etkiliyormuş. 
Şu an tiroidimdeki kistlerle uğraşan ve ilk işi konuşmak olan Efsa...









4 Aralık 2012 Salı

Mektuplar / Yanılgı




"Cladius' a işlediği cinayeti, sahneleten Hamlet gibiyim. 
Oluşmasına izin verdiğin eserini ve bedellerini sana izletim.
Bitti. 
Şimdi yolum açık olsun... "

- "Nasılsın?"Lafın gelişi soran her insana "iyiyim" diyorum. Sormadıklarını hissettiklerime ise "eh işte"İyi değilim. Nasıl iyi olunur' u daha tam kavrayamamış öğrenci gibiyim. 
Ayrılık sonra hezimeti yaşıyorum. Yaptıklarını merak ediyorum, onunla tüm konuşmalarımızı okuyorum vs. Sevildiğini hisseden her insan kadar mutluymuşum. 
Oysa şimdilerde mutluluk, farklı bir biçim almaya başladı. Yetinmeyle karışık bir duygu oldu çıktı başıma. 
O da mutluydu...
Bilirdim. 
Bir insanın yanınızda mutlu olup olmadığını anlamanın en güzel yollarından birisi, onun gözbebeklerine bakmaktır. Biyolojik olarak ya mutluluktan, ya korkudan, ya da uyarılma ile büyürler. Bazende sadece hissedersin. Hissettiklerin bocalatır seni.

Sonradan korkan insanlar vardır şu hayatta. Ben de öyleydim. Bir ilişkiye başlamaya cesaret edip, ya yürütemezsek korkusu duyarım. Bir işe başlarken sazanlaşıp, sonradan olabileceklerini kafasında kuran kadınlardan çok da farkım yok aslında. Onunla da böyle oldu. 

Yanlış anlaşılmasın; korktuklarım başıma geldi demiyorum. Sadece hissedip de konduramadıklarım üzer beni en çok. Kadınların bu konulardaki 6. hisleri hep gerçek olmuştur. Erkekler buna kadın kurgusu der o kadar. (Ama çoğunlukla gerçekleşir orası ayrı.)

Unutmamalı ki; gerçek hayatta yanılgılar güzeldir. Size eksikliklerinizi tamamlamanız ve nasıl hareket etmeniz gerektiğine dair yol göstericidirler.
Kızgınım. 

Dün bir adam: "bu kadar sessiz kalmamalısın, sonunda gırtlak kanseri yada guatra yakalanabilirsin" dedi. Haklıydı, belkide içime ata ata başıma bunlar gelebilirdi. Ne zaman üzgün olsam mutlaka sağlıkla sınananlardanım bende.

Aslında onunla yeniden konuşmaktan korkuyorum. Dönmeyi istemesinden, aynı sorunları yaşayabilme ihtimalinden, yeniden güvenememekten... Adını gördüğüm her tabelada onu anımsamaktan usandım. 

Mücadelesiz ve ne istediğini bilmeyen insanlara oldum olası kızmışımdır. Halinden şikayetlenip, tek bir adım bile atmaya cesareti olmayanlara. Siz yolunuzda giderken / başarmak isterken elinizi uluorta bırakıverirler. Nolduğunuzu şaşırırsınız. Tüm umut ettikleriniz, hayalleriniz, planlarınızda o elle bırakılılmıştır çünkü. Güven süpürücüleri en çok sevdiklerimizin arasından çıkar.

Benden öyle davranmamı istediğini hissediyordum. Bende sustum.Çünkü bazen yalnızca sevdiğiniz insanı değil, en yakın arkadaşınızı da kaybetmiş olursunuz.



* Sağlıkla sınanmamayı dileyen ve atanamamış KPSS mağduru Efsa...


12 Eylül 2012 Çarşamba

Kampanya / Dünya Oyuncaklarla Güzel



  Merhaba dostlar
Bu güne dek değerli Birmilyonkalem editörleri olarak bir çok yardım kampanyasına imza attık. Bir sürü gülümseyen çocuk yüzlerine tanık olduk. Şimdi yepyeni bir kampanya daha başlatıyoruz. Ve düşündüm ki belki aranızdan da bu kampanyaya destek olmak isteyenler olabilir. Ufacık bir kalem, boya seti yada oyuncak alarak sizde bu gülümsemelere destek olabilirsiniz. 

Size kampanya metnini gönderiyorum. Ve desteklerinizi bekliyorum. 
İnanın 30 çocuk çok değil. Gönderimleriniz yerlerine ulaşınca sitemizde fotoğraf olarak bilgilendiriliyor. Zaten her birinizden gönderim yaptığınızda bilgi maili rica ediyoruz ki takibini kolayca yapalım. Eksik boya yerine fazla kalem göndermeyelim. Daha önce kullanılmış ama yıpranmamış oyuncaklarınızı da gönderebilirsiniz. 

Bir de eğer kampanyaya katılmak isterseniz tubaev@gmail.com dan bana ulaşabilirseniz sevinirim. 
Şimdiden teşekkür ederim. 

   "Malesef hayat tüm sıkıntısı, üzüntüsü ve sıradanlığı ile devam ediyor.Gelin bu sıradanlığı yine çocuk gülümsemeleri ile bozalım. Çünkü hayatı yaşanabilir ve umutlu kılan en güzel şey çocuk gülümsemeleridir. 

   Turhal Cumhuriyet Kız Yetiştirme Yurdu öğrencileri  Bizden oyuncak, boya, boyama kitapları isterler. Bir de oyun parkı!

   30 çocuğumuz heyecanla sizden gelecek oyuncakları bekliyor.

Gönderilecek oyuncaklarda, kutu oyunları tercihimizdir.Oyuncaklar çok yıpranmamış ise kullanılmış da olabilir.

   Yeniden 1MK ruhunu  yakalamak umudumuyla, destekleriniz için şimdiden teşekkür ederiz. 
Birmilyonkalem Sitesi 
 Editörleri"


Not: Lütfen, silah benzeri oyuncaklar yollamayalım. 
ve gönderi yaptıktan sonra tubaev@gmail.com a bir bilgi maili atarsanız çok sevinirim. 



Adres: 


1MKalem Dünya oyuncakla güzel kampanyası

Turhal Cumhuriyet Çocuk Yuvası ve Kız Yetiştirme Yurdu
Eski Pazar Yolu
TURHAL / TOKAT

11 Eylül 2012 Salı

Aç sadrını, sana geldim.





Uzun yollardan geldim, sana geldim. 
Yoruldum, duruldum 
bir nehir bunca sene yatağını mı arar? 
Aradım. Aktım. 
Kimsesizim. Yalnızlığımda seni biriktirmişim meğerse.
 Alnım kırıştı. Her kırışıkta aradığımı sakladım, görmesin yaban gözler diye. 
Yabancı değilim. Kimsesizim ey Bahaddin’in oğlu. 
Aç sadrını, sana geldim. Beklediğin bendim. Aradığım sendin.
Ben Şems’inim.

* Şems-i Tebrizi




* Bunu ekleyerek başlamak istedim. Çünkü uzun zamandır beni böylesine etkileyen cümleler okumamıştım. Dua ettiğim şeylerin tümünü gördüm bu kelimelerde. Ve salt aşk olarak tanımlamıyorum. Burada bir hayat yatıyor. Ama tabi ki beklediğim ve arandığım aşk gelip beni bulsun, orası ayrı.  :) 
Sizleri özledim. Listemdeki her birinizi okuyorum. Yorum yapabildiğime yapıyorum. Ama yazma kısmı bana ağır gelir oldu uzun zamandır. 
Burada öyle güzel ve hatırlı dostlar kazandım ki, fazlasını aramıyorum ve bulduklarım bana yetiyor.
 Hayatı yazmaktan çok yaşamayı tercih ettim birazda ve okula ağırlık verdim. 
Büyük hedeflerim ve beklentilerim var. İyi ve güçlü şeyler yapmak istiyorum. 
Karşıma çok iyi bir iş fırsatı çıktı. Şu an son 3 kişi arasındayım. Olursa yolum daha kolay ilerleyecek benim için. Başarmak için bir yerden başlamak istiyorum.

Şimdi dengeleri yeniden oturtma zamanı. 
Daha sık görüşme ümidiyle..
Hoş kalın :)


* görsel: deviantart

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Mektuplar / Heves




"Kader, alnımızdan önce avuçlarımıza çizilmişti. Bizse onu insan siluetine indirgedik."

Geçtiğimiz günlerde bir söz okudum; 
"İnsanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için korkunçturlar" * 

Bana da tam olarak bu oldu. Ara sıra olur zaten, en son bir 25 imde silkelenmiştim.
Ben kadere inanırım. Biri ile tanıştığımda bunun boşu boşuna olmayacağına... Hayatımızda eksikliğini hissettiklerimiz bir gün gelip bizi bulur. Çünkü insan kendine yabancılaşmaya başladığında, ona kendini yeniden anımsatacak bir sınıra ihtiyaç duyar. Bu nedenle bir bedene odaklanıp kalırız. Bana sınırlarımı hatırlatacak birine ihtiyacım vardı ve sınır gelip beni buldu.

 Karşımdaydı...
 Birbirimize yeni ve sürprizlerle dolu bir yaşam alanı yaratabilir miydik bilmiyorum. Ama varlığı bana iyi geldi ve unuttuklarımı hatırlattı. İçlerine beni de dahil ettiği öyle güzel hayalleri vardı ki, sonuçta bu hayallere belkide fazla anlam yüklettirdi! 

Aslında biliyordum aynadaki aksim değildi. Ama bir aynanın karşısına geçtiğimde bana en yakışacak kişilerden biriydi.. Olmadı...! Farklı makamlarda söylendi şarkılar. Hep benim zannetmeler, özensiz davranışlar sergilendi. 
Sevginin de bir yeteri vardır ve sevgisi "yeteri kadar" ağır gelmedi karar sürecinde. İki olarak başladığımız şeyin, bir başına yorgunluğunu hissetti. Dizleri dermansızlaştı, bana gelemeyecek kadar kenetlendi işine. Yanılgılar, sanılar gelip çattı kapımı.

Bir kitabın altının çizilecek tek bir cümlesinin bile bulaması gibi.. Öyle bir heves kırıklığı. Ayaküstü kaldı aramızdakiler. Oturupta dinlenemedi, demlenemedi.. Özensizlik başlığı altında cevaplandı tüm sorular. Ama olur öyle, hayat bazen uzun sürebilecek bir ilişkiyi hızlı ve kestirmeden yaşatır bize. Şu an düz gitmek isterken, ilk sapaktan dönen bir insana benziyor hislerim.

Şu an kocaman içi dolu laflar söyleyesim var. Yazılacak çok cümlem var. Yazık ki, yazılamayacak da... Zayıflıklarımı bir zarfa koyup kendime gönderesim ve bunlarla yüzleşesim var. Zoraki gülümsemelerin arkasına saklandığım saatlerim...

Onunla aramızda açılan mesafeyi izliyorum kaç gündür. Sahi; "biz birbirimiz için neydik ve ne olmak istemiştik" ,"Değdik mi?" 
Garip!!
Kalıplarımız aynı olsa da; şimdi her ikimizde kendi cümlelerimizi arayan iki insandan ibaretiz sadece. 
Biri daktiloyu ittirsin! 



* Bu sınavlarda da başarılı olursa Önlisansına hak kazanacak Efsa.. 

* Spinoza



12 Mart 2012 Pazartesi

Kampanya / Kuzey' in Çocukları İçin El Ele



Birmilyon kalemden anlamlı bir kampanya daha.
Sinop'ta bir kadın öğretmen çocukları için çırpınıyor. Biz neden o eli tutup, destek olmayalım.

Uzaklarda bir öğretmen bize fısıldamış. Kadın yüreği, öğretmen yüreği çocuklarını sarıp, sarmalamak istemiş. Yetemiyorum, yetişin demiş. Öğretmenler bilir ki; eğitim sevmektir, sarmaktır hayata insan kazandırmaktır. Bilgiyi insan için, iyiye, güzele ulaşmak için kullanmaktır.


Birmilyon kalem ailesi şimdi de Sinop'ta. Kadınlar gününde kuzeyden (Sinop Durağan'a bağlı Kaplangı köyü ilköğretim okulu'ndan) gelen çağrıya kulak verip, biz hep buradayız diyoruz. Haydi birmilyonkalem, haydi blog dostları, haydi kadınlar, erkekler, insan dostlarımız çocuklar için bir kez daha el ele...



Sizlerden çocuklarımız için mont, ayakkabı ve bol bol kırtasiye malzemesi istiyoruz! Biliyoruz ki bu iyilik yolculuğunda da bizlerlesiniz. Desteğinizi bekliyoruz. 

Kırtasiye dışındaki gönderiler için lütfen bizimle birmilyonkalem@gmail.com yada tubaev@gmail.com adresine mail atarak beden ve ayakkabı ölçüsü alınız.

Kırtasiye vb. gönderileriniz için:
Kaplangı köyü ilköğretim okulu müdürlüğü Sinop / Durağan
adresini kullanabilirsiniz.
Related Posts with Thumbnails

..