Ne boktan mevzudur bitmek bilmedi ama, ben mi bahtsızım bu konuda onu da anlayabilmiş değilim. Tuvalette başıma gelmeyen kalmıyo benim.
* Mutlaka gireceğim saatte sıra oluyor... Özellikle alışveriş merkezlerinde... ve yine özellikle bezelyenin tuvaleti varsa çok daha zor oluyor. Zaten kocaman yerde at koşturur gibi tuvaletin yerini arıyoruz dört dönerek. Buldum diye sevinmeye kalmadan, hoopp sıraya giriyoruz. İtiraz etmek istiyorum. Emzirme odası gibi çocuk tuvaleti yapsınlar istiyorum...!
* Bir sonraki olabilir durumumuzsa; olay mekanın sensörlü olduğu yerlerde, siz tuvalette iken ışıkların sönmesidir. Noluyo ya demeye kalmadan, oturur halde, o ışığın tekrar yanması için, bilumum ayak uzatma, kol sallama, ben buradayım dercesine tavana bakma eğilimi gösterebiliyorsunuz...! Salak sensör ancak o zaman anlar sizin hala orada oturdugunuzu...! (annem aklıma geldi bu kısmı yazarken, elektrikler kesildiğinde ben mumu istediğimde: "napcan nakış mı işliycen, yap gel işte" demişti bana :))) ) Yine bir itiraz noktası; sensörleri sevmiyorum veya sürelerini uzatsınlar istiyorum. Elime geçse ben uzatacağım o düğmeyi çevirip ama hep yüksek yere koyuyorlar.
* Tuvalet kağıdının ucunu bulmak için; genelde kendisine 2-3 tur attırıyorum. En sonunda bulduğumda ise bu sefer kopmuyor meret. Zaten çoğu yerde kağıt havludan farklı da olmuyor bunların. Koparmak için uğraşıyorsun ya, bazende benim çekmemle birlikte (yan tarafı açıksa) yere yayılması bir oluyor...! Birde yerden onu toparlamaya çalışıp duruyorsun...!
* Ellerime sıvı sabunu aldığımda, musluğun altında elimi yine sallar pozisyonda ileri / geri oynatıp, kol kıvırdığımı bile biliyorum... ki musluktan su aksın... Akar mı? akmaz tabiki... Sonra da niyeyse elimde sıvı sabunu da dökmemek için uğraşıp, lavabo lavabo geziyorum...!
* Şu vuuvvvvvv yaparak çalışan ve hava üfleyen, sensörlü aletten ayrıca nefret ediyorum. Ne elini kuruttukları var, nede uzun süre çalışıyorlar. İkide bir sürekli elini ileri geri oynatıp durur, dans ettiriyorsun...! Gözlerinde alete odaklanmış olur bu arada, sanki ona hain bakışlar attığında hissedecek...!
* Bunun bir de havlu kağıt modeli var. Yine elini o kırmızı ışığın çevresinde sallarsın, sallarsın, tınmaz bile. Seni hiç kale bile almadığı olabilir yani. Ama yanından geçme gafletinde bulun hemen ııııvvvvv diye bir sesle seni korkutur...!
* Eğer yine bazı yerlerde çok sıra varsa, erkekler tuvaleti "beni kullanabilirsin" dercesine göz kırpar size. İç ses de; hemen karşılık verir bu bakışa...
- kızım gir işte kim görecek.
- delimisin ya, ya biri geliverir, görürler
- ya görseler de bir daha karşılaşacağın meşhul olan insanlar onlar.
- olsun ben yapamam, hem pistir şimdi orası.
- ya daha sabah saati, yeni temizlenmiştir
- ya oranın da ışığı yanmıyorsa, ya kapım zorlanırsa
- dene... dene... dene... diye diye gittikçe kısıldı iç ses.
Sonuçta girmezsiniz. Haa cesareti olanlar olmuş olabilir. Zira ben bir kere, girdiğim iddaa üzerine denedim, ama kadınlar tuvaletine şükrettim. Emin olun daha temiziz. Özellikle restoranlarda...
* İçimde o kadar çok yazma hevesi var ki bugünlerde, kendimi durduramıyorum... :) Yarın tatil olanlara en derin, güzel anlamlı, kıskanç bakışlarımı yolluyorum. :))
16 yorum:
Ya Efsa, ne kadar sey geliyor senin basina bu tuvalette? Gitme diycem, ama o da imkansiz:)
Annenin cevabinada bayildim bu arada:)
Sevgilerimle
Belgin :)) hiç sorma, bazen bunlarla sınanıyorum diyorum...
bütün yazdıklarına katılıyorum malesef hepimiz aynı dertten muzdaribiz, sadece çocuklular ve çocuksuzlar olarak ayrılıyoruz ..Allah yardımcınız olsun valla yine biz bir nebze kendimizi kurtarıyoruz ama çocuklar naapsın !
efsa tuvaletten bildiriyor serisi oldu kız bu :))
Kıyamam ben sana ne sorunlu şey bu tuvalet senin için :(((
Erdem yaa gören kabız mabız oluyom sancak, ne üzülüyon. :)))
sadece şans bazen gülmüyor işte. elektronik aletlerle pek aram yok o nedenle.
gofret zaman zaman hepimizin başına geliyor dimi. :)) anne olunca sende anlayacaksın, ama o zamana belki bişiyler olur kimblir.
beenmayammm sümsükten sonra 2, seriiii :))))
efsacım;
anladım ki biraz heyecanlı bir tipsin.Şöyle sakin herşeyin yerliyerinde sana sen istemeden sunulacağını düşünsen her şey yoluna kendiiğinden girecek inan.Işık da sönmeyecek, su da akacak el de kuruyacak.Enerjilerini içinde biriktirme, birilerine şifa ver çiçek ek, toprakla uğraş, suyu okşa rahatlayacaksın gör bak.
ahahaha cok hosuma gitti bu benim ya:D:D
demek elektrik sensörünün nerede oldugunu inceledin:D hayatta aklima gelmez:D
o tuvalet kagitlarina benim de gicigim var döndür allah döndür tin demiyo:D
sufi evet heyecanlıyım, çoşkuluyum olaylara karşı biraz :) onun dışında nasıl desem ben zaten suya aşık bir insanım, suyun iyileştiri, dinlendirici gucunu hep kullanırım. ama onun gibi de bazen dingin bazen çoşkuluyum işte :) hep akmalıyım gibi.
Pilli-Cadi hoşuna gittiyse bir tane daha tuvalet yazım vardı :)))
kadınlar tuvaleti çok uzakta olduğu için hemen yakınımdaki erkekler tuvaletini kullanmışlığım var yakın zamanda İstanbul Üniversitesi'nde.
Ben içerideyim diye dış kapıda bekleyen güzel insana da yüzsüz yüzsüz içerisi boş, girebilirsin demiştim çıkarken :) (tanımadığım biriydi.)
harika yazmışsın :))
ben de hep tuwalette kalıyorum ahah :) iş görüşmesine gitmiştim bi kere, orda da tuwalette kalmıştım, patron çıkarmıştı ahah:) yok bu adam benim gibi şebeğe iş vermez diyordum ama, baya da bi çalışmıştım yanında ahah:)
sLn İnşallah bir sonraki karşılaşman daha iyi olur eğer begendiysen çocugu :)) ama ne şaşırmıştır. ehe ehe
dolunay hoşgeldin öncelikle, teşekkür ederim. (:
Camilla ahahaha onu da üçüncü bölümde anlatırım demiştim :))) benimde başıma geldi bir gün.
Çok hoş bi yazı. herkesin başına gelen şeyler cidden :)
elini musluğa uzatıp da güya otomatik akacak suyun akmaması, akarsa da -adamlar pintilikten suyu kısmışlar- çok az akması bunlar çok başıma gelir.
bi de dediğin gibi kurutucu makineler hiç bi işe yaramıyor. insan elinin kurumayacağını bile bile gene de elini o makinenin altına tutuyor :))
ömür teşekkürler :))) bazen böyle olaylarla karşılaşıyoruz işte
Yorum Gönder