9 Mart 2009 Pazartesi
Benim Kitabım
Kendimi okumak istiyorum satırlarda. Bir kitap olmak, bir kitabın sayfaları arasında kaybolmak ve bulunmak...
Belki bir sahafa, belki de bir kitapçıya, gidenlerin karşısına, pat diye çıkıvereyim. Başka kitabı almaya geldiklerinde, beni bulsunlar. Hatta birinin elinde görsünler!
Kapağım da kızıl saçlı bir kadın olsun, saçlarının ucundan alevler fışkıran... Bedenini ise sular sarmalasın.
Kırmızı deri kaplı, kalın kartondan, kapağıma dokunup, ruhumu hissetmeye çabalasınlar.. Eskimesin, zamana karşı yenilmesin, sapasağlam dursun. Nesiller aktarsın beni elden ele, yaşanmışlıkların da tadı kalsın üzerimde.
Bir kaç sayfa çevirsinler ardından... Ama o sayfaların içinde, bilindik kağıt kokusu olmasın. Ben koksun, tenimin kokusu olsun. Okuyanlar beni koklasınlar ve bundan mutluluk duysunlar. Sayfalara el sürsünler, bana dokunuyormuş gibi... Tenimin dokusu karışsın sayfalara...
Yazarın biri beni anlatsın. Satırlarında, kendimi göreyim. Öyle ki; saçımı geriye ittirişim bile, okuyucunun gözlerinde gerçekmiş hissi uyandırsın. Yazsın ki; "Her saçlarını geriye ittirişinde büyülenmiş gibi baktırırdı parmaklarına. Ellerini öyle bir biçimde kaldırırdı ki, gözlerinizi alamazdınız. Bunu yapacağı her an; başını sağa doğru hafifçe eğer, parmaklarını biraz aralık bırakıp, kaşının bitiminden başlayarak ve dokunarak yüzüne, iterdi saçlarını..."
Her satırda, her harfte bile hissedilsin içimdeki duygular. Okuyucuyu öyle bir sarıp sarmalasın ki, bu kitabı hiç bırakmak istemesin. Geceleri uykusuz kalsın, yanına bir kahve eşlik etsin. Yetmesin daha sert bişiyler arasın. Erkekse "bu kadınla aynı masada içki içmek ne keyifli olurdu. Kadehimi o doldururdu, içine yüzündeki gülümseyişide katarak..." desin. Kadınsa "beni ne güzel dinlerdi, yanımda olsaydı..."
Kitabımı okuyan kendini görsün, -"aaa bu kadın şu sayfada bana benziyormuş" yada "ben olsam, bende o an böyle davranırdım" desin. Bazen saçlarımızın rengi benzesin, bazen olaylara bakışımız. Okuyucum da yüksekten korksun mesela.... veya oda benim gibi o adam / kadın da en çok huzuru ve özeni arasın. Sıkılmasın okurken, heyecanla beklesin bir sonraki olacakları. Bıraksın kendini olayların akışına.
Meraklanıp, sonuna bakmasın kişileri kavradığında. Çünkü bakmadan anlasın, son sayfaların bomboş olduğunu. Benim kitabım bu... benim adıma başkası tarafından yazılmış... O bomboş sayfalar okudukça belirginleşmeli. Yazan öyle bir yazmalıki; tutkuyla, kanında akışımı hissetmeli.
Benim bir kitabım olmalı, kırmızı deri kaplı. Siyah çizgiler geçmeli arasından. Kızıl saçlı bir kadın olmalı, bedeni suyla donatılmış, saçlarının ucundan alecler fışkıran... Kadının gözleri kapalı...
Sonunda yada başında;
"Mutlu sonlara inanıp, mutsuz sonları tercih eden biriydi o yaşamında... sona yaklaştığında başlangıcı seçerdi"
yazmalı. Kitabımı okuyanlar bilmeli herşeyin bir skalası olmayacağını. Kaç sayfa olacağı belli olmamalı. Başı da sonuyla bir bütün olmalı.
Bir kitabım olmalı, adım belli olmamalı...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
her bittiğinde yine, yeni, yeniden başlayan....
Her insan senin de dediğin gibi bir kitap bir roman:Acıları sevinç ve mutlulukları,sınavları tercihleriyle, hatta saçının değişebilen rengi, giyimi ile.Yazan ne güzel yazmış herbirimizin kitabını.Bizleri okuyacakların kitabına da yazmış dip not olarak hangi kitapları okuyacağını.Ne bir fazla ne bir eksik okunacak senin kitabında görevlilerce.Sevgilerimle dilek.
mayam; güzel olmazmıydı. Ahmet Altanmıydı yoksa Gülden kale düştünün yazarınınmıydı hatırlamıyorum ama bir kitap böyle idi ve ben çok beğenmiştim bu bitip bitememe halini.
sufi; :) sizde bir huzur var. İnsanda böyle yanına sıgınma, dizlerinin dibine oturup sadece dinleme hissi uyandırıyor bende. :) susma sen, hep böyle anlat bişiyleri emi.
Benim kitabım olmalı,kızıl saçlarım dalgalanmalı her sayfayı çevirişinde,okuyanlar heycanla okumalı...
Degılmi?
Çok güzel yazmışsın canım ya...
ne güzel yazmışsın...
Elif; aynen öyle canım benim :))) teşekkür ederim.
sLn; çok teşekkür ederim, ne bilim kendimi ifade etmekten yoruldum sanırım. okusunlar beni. :D
şu an butttun tuylerim havada, buyulenmiş gibi izliyorum seni burdan. asaletine ve güzelliği asaletinin zitligi olan tutkuya hayranlıkla bakıyorum, şapka çıkarıyorum önünde.
sen ki bir kitap, yazılmamış şimdiye kadar hiç, kullanılamamış tümceler barındıran içinde.
güzel saçlarına değip geçen her sayfa kıskanmalı ön sözü..
özlemişim yazılarını okumayı :)
bende bir kitap olmayı isterdim. kendimde herkesi, herkeste kendimi anlatabilmeyi... bu imkansız diyenlerin her defasında ezberini bozmayı. en ciddiye aldıkları şeylerin bile aslında saçmalıktan öte olmadığını söyleyen, kapağında takım elbiseli bir soytarı olan önü yepyeni dursa da arka tarafı yıpranmış bir kitap.
sevmem başlangıçları, sonlarıda... benim işim bu ikisi arasındakiyle zaten gerisi muamma...
otobiyografini yazınca haberimiz olsun çok leziz olacağı kesin :) sevgiler... (başkasının yazmasına ihtiyacın yok.)
LoLLa; şımarıcimmm :))) ama biz birbirimizde zaten bunu yapıyoruz. Bende şapkamı "adı" isimli yazında çıkarmıştım ilk. seni seviyorum ve iyi ki varsın bebeğim.
yazan: senin deyiminle "güzel saçlı kadın."
Limpidarkk; bende seni özledim ya. hatta daha dun 4 gibi dedim görünmüyor nerele4rde acaba diye. :))) hoşgeldin ama bu kadar özletme yazılarla da kendini.
her insan kendi masalının senaristi birazda dimi? kendimiz yazıyoruz kendimiz oynuyoruz :)
sevindim seni gördüğüme ya. :)
ayraçların olsun bir sürü sıkışsınlar senin mutluluklarınla, hüzünlerinle... bir arada olsunlar. paylaşsınlar.
kelebenk biz bir kütüphane bile yaratırız dimi. aslında hepimiz ayrı birer kitabız. :)
Yorum Gönder