31 Aralık 2010 Cuma

Mektuplar / Üzerinde Gitmek İstediğim Ülkelerin Kokusunu Taşıyan Adam' a



Aşkımm,
Hani bazen insan geç dahil olur, erken başlanmış bir hikayeye. Bazen de tam tersi olur ya erken girersin geç kalınmış o hikayeye... Sende benim masalımın bitmeyen tek paragrafısın işte.
Aslında tüm sayıklarımın özetide bu. Biliyorum bu yazdıklarımı diğerleri gibi hiç görmeyeceksin. Ama olsun be, ben seni yazmayı çok seviyorum.

Şimdi sana uzaktan bakıyorum...
Kendi dağını sırtında taşımanı izliyorum usul usul ve bunun sana son günlerde ne kadar ağır geldiğini gözlüyorum. Söylesene ne kadar oldu her şeyden, kadınlardan şikayet etmeyeli? Şikayetlenmeni dinlemeyi bile özledim... Hani uzun zamandır gitmediğin ve sana onu hatırlatan yerler vardır ya, üzüleceğini bile bile gidersin oraya, yürürsün yine aynı yoldan... Benimkide o hesap işte.
Tek bildiğim doğrum, seni ne kadar özlemiş olduğum...

Biliyor musun, en son kutladığım doğum gününde pastamı üflerken hiçbir şey dileyemedim ben. İstediğim şey bu kadar yakınımda iken, ulaşamayacağım kadar uzaktaysa dilenecek hiçbir dileğin hükmü kalmıyor. Sen dışımdaki "savaşır gibi sevişen kadını" sevdiğinden bu yana; içimdeki sığınmayı bekleyen o ufak kız artık hiç bir mum koymayı düşünmüyor doğum günü pastasına! Yada böyle bir şey işte...
Tek bildiğim, bazı dileklerin gerçekleşmesi için mucizeler gerektiği...

Ah be Adam!
Bilmiyor musun? Üzerinde gitmek istediğim ülkelerin kokusunu taşıyorsun. Bende deli gibi avuç açıp dualarımın baştacı ediyorum seni. Ağzımdaki tüm boşluklarda kaybolmanı istiyorum. Seni bulduğum anlarda kaybetmemek istiyorum... Düşünsene birbirimizin gidişlerini ne çok izledik biz. Ne çok uğurladık birbirimizi başka diyarlara, iş yerlerine, arkadaşlara. Yetmedi mi? Bu kez senin gitmeni arkam dönük yaşlı gözlerimle beklemiyorum. Alıştım sensiz ve birazda beklentisiz yaşamaya.. Sanki bisiklet sürmeyi bilmeyen bir çocuk kaldı ardında.
Tek bildiğim şimdi o kız, dengesini bulabilmek adına koşar adım pedalları çevirmeye çalışıyor.

Bir şey söyleme!
Zaten ellerimde bir sürü varlık kelimeleri ile yokluğunu yazmaya alıştım ben, senin uğramadığın sokaklara...
Evimin kapısını açık bıraktığım, duvakları andıran ve beni kötü sineklerden korusun diye astığım tülleri bile geri çektim gelişini kolaylaştırmak adına...
Eşiğimden atlayıp içime girmeyecek misin?


* Yeni yıl içinde, biz zarı atalımda gerisi şansa kalsın diyen Efsa... Huzur ve umut kokan, yeni bir yıla inşallah.

7 yorum:

beenmaya dedi ki...

nasıl imreniyorum sana biliyor musun; sen benim küçücük prensesimken nasıl böylesi büyük bir yüreğe sahipsin diye...

böyle kocaman bir yüreğin yaşadıkları da yaşadıklarının dile geldiği kelimeleri de böyle büyük ve anlamlı oluyor işte...

iyi ki varsın prensesim. ve hep ol emi...

iyi seneler...

öperim...

Parpali dedi ki...

Şansa kalmasın. Kalacaksa da güzel şanslarımız olsun.
Mutlu yıllar.

HayatVEtavla dedi ki...

Beyin dalgaları ile zara hükmetmek mümkün belki...
Ama hayat, zar'ı bizim atmadığımız bir oyun aynı zaman da.
:)

Bu yeni yıl'ın adı "GÜÇ" olsun diyen hayatVEtavla

Erkan Şen dedi ki...

Bir kısır döngü içinde ev kokan birini arıyor mudur o da acaba?

Yabancı memleketlerde kokulara tıkayarak burnunu, sana benziyor mudur?

Ah şu ayna, sırrı dökülmüş hep. Bana benzemiyor hiç gördüklerim. Vitrinlerin camları beni yansıtmıyor.

Sahi, en çok hangi koku özlenir?..

arkashx dedi ki...

tebrikler ..çok güzel bir yazı çok gzüel bir üslup..yüreğinize sağlık..

İzDüŞümLeR dedi ki...

Sevgili mektuplar kraliçesi,

Ödülünüz var. Siz gülümsetenlere , biz gülümseyenlerden ...

Sevgiyle:)

losstime dedi ki...

diyecek cümle yok ki...

Related Posts with Thumbnails

..