9 Haziran 2009 Salı
Uzakta da olsa yaşatılan adetler
8 Haziran 2009 Pazartesi
Yorumlar

Sizi bilmiyorum ama ben bazılarınıza yorum yazmayı çok seviyorum. Onları okurken düşündürdüklerini geçtim. Yorum yazarkende diğer yandan beni farklı uçlara götürmeleri, kendimi tartmamı, bazen şöyle bir silkelenmemi sağlamaları çok hoşuma gidiyor. Zaten nerede sorgulama yazısı var bayılıyorum okumaya veya insan davranışları ile ilgili olayları anlatan yazılara, hikayelere...
“Kendim gibi görüyorum, empati yapıyorum. Bana yapılmasını istemediğim davranışları onlara yapmıyorum. Beni en acıtan şey umursamazlıktır diyorum sonunda karşıdan hep bunu görüyorum. İnciniyorum, ben bu kadar açıkken, netken neden onlar kapalı diyorum. Hata arıyorum, onlara şans tanıyorum. ama yok yani.
çözümsüzüm hele ki artık insanlara mazeret bulmaktan yoruldum. Bu kadar zor mu ya?
Ya ben... Bir yola girdiysen kendine yol açana kadar yılma diyorum. Sürekli deniyorum. Sonucun boş olduğunu içten bilsem de, denemedim dememek için devam ediyorum. O yolu bırakıp gitmek bana göre bir vazgeçiş geliyor. Yenilgi gibi.
O yoldan bir kere döndüm. Şimdi daha mutluyum, huzurluyum daha çok yoruluyorum daha çok öğreniyorum. Ama öğrendikçe acıtan şeylerin olduğu suratıma çarpıyor. inciniyorum, hak etmediğimi düşünüyorum. Çünkü kendi kalbimi düşüncelerimi biliyorum.
Neyse bugünlerde beynimde kocaman böcekler var, iki türlü konuşan... mantık mı yoksa duygusal tonda mı karar vereceğimi bilemiyorum. Pişmanlık yaşamamak için.”
(bu arada sana yaptığım yorumlar o kadar hoşuma gidiyor ki. Kendimle yüzleşmemi sağlıyor. teşekkür ederim. içime dokunduğun için.)"
* Şimdi Öfke yazısının yorumunu Nisan ayında yapmışım. Tekrar okuyunca aklıma gelen ilginç bir cümle oldu. Okudunuzmu bilmiyorum. Kitabın adı Şeytanın Fısıldadıkları. Enfes cümleleri vardır Emre Yılmaz' ın. Cümleyi şimdi çok net hatırlamıyorum ama şuna benziyordu:
"Sana yapılmasını istemediklerini başkalarına yapma" bu can sıkıntılı hımhımların ahlak davranışıdır. "Sana yapılmasını istediklerini sende başkalarına yap." :)))
Sanırım benim yapmam gereken asıl bu...! Bazen biraz da Ben' i ön plana çıkartmak. İyi haftalar diliyorum sizlere.
Resim alıntı :)))
6 Haziran 2009 Cumartesi
Dans günlükleri

4 Haziran 2009 Perşembe
Konuşan Kelimeler İşiten Yürekler

‘Tüm engelleri aşan bir tam olmalıydık’ ortak fikrinde birleşen bloggerlar; Buraneros, Uzağa Giden Kadın, Bugünü Yaşama Arzusu, Kırmızı Günlük ve Evrenin Dünyası; fikre logo desteğini esirgemeyen Pinonun Yeri, teknik destek konusunda araştırmacı Erkan Bal ve fikri duyar duymaz sahiplenip, sitelerinde duyuran Kara Kalem, Ateş Böceği, Persona Non Grata, tutsak, delfina, Hayat İzlerim ve Gereksiz Yazar'la giderek çoğalıyor olmanın heyecanı ile bugün sizlere de soruyoruz:
Sizce de harika değil mi?
Ben fikri sevdim diyorsanız…
Fikir sahibinin izni var kulaktan kulağa yayılması konusunda...
Kendi sesinizden ya da sevdiklerinizin sesinden yazılarınızı bloglarınıza ekledikten sonra ‘konuşan kelimeler’ etiketi ile etiketlemeniz, yarınlarda oluşabilecek bir ortak blog platformunda buluşmamızı kolaylaştıracaktır diye düşlüyoruz….
Kararsız kaldım ne olur ki bunun sonu diyenlere, beyaz yavru tavşanın niyet kâğıdını okumaları tavsiye edilir...
Benim yüreğimden gelen senin yüreğinden duyulduğu gün
Gönülün gördüğünde buluşup
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırında paylaşıyor olacağız hayatı…
Biraz daha beklemek mi yoksa bugün hemen seslenmek mi?
3 Haziran 2009 Çarşamba
Gidiş
1 Haziran 2009 Pazartesi
Mektuplar / Adı saklı bir adam

Kendi yüreğindeki yangınların ve hırslarının seni de eriteceğini bilerek gittin. Biliyordum seviyordun. Acıta acıta ve kendini kanata kanata yok olmayı seçtin. Yan istedim, acıların bitmesin, her zaman vicdanınla kala kal istedim işte.
Seninle karmançorman olan hayatıma geri dönmeyi denedim. Ama artık hiçbirşey eskisi gibi gelmiyordu. Hep bir yarımlıktı duyumsadığım. "Şimdi o da olsaydı" şeklinde cümleler kurar olmuştum nicedir. Kendi kendime, bize ait bil dil geliştirmiştim, duymanı umut ederek.
Sancılar... Anne olmak...

Her dişinin sancı eşiği farklı farklı. Kimisi sessiz sedasız sıkarken dişini, kimi çığlık çığlığa haykırıyor. Hiçbir kadın birbirini tutmuyor. Sadece iniltiler ortak. Kadınların özel ve eşsiz varlıklar olduğunu düşünüyorum yine de. Allah bir mucizenin gerçekleşmesinde önemli bir rol üstlenelim diye yaratmış bizleri diyorum. Çevremdeki arkadaşlarımın hepsi sezeryan isterken ben inatla bıçak değmesin bedenime, iz kalmasın, kesilmek istemiyorum, o bir ameliyat şekli diye çırpınıyordum. Allah beni duydu... Duydu ama bu seferde 3 hafta gecikme ile doğum yapabildim. Bekle... bekle... her gün yaşıyor mu diye düşün, tekme attığı, hareket ettiği anları say, kendi yalnızlığınla ağlaş, kimsenin sana sarılmadığına dem vur, ota boka üzül, sorgula. Henüz kendin çocukken kürtaja karşı çıkan inançlarınla ve hep doğrusunu yaptığını düşürken, eşinin yanında olmayışı koyuverir in-sana... Fedakarlık düzeyleri ne kadar ilginçtir kadında ve erkekte.
