16 Nisan 2009 Perşembe

Bazen sözcükler yetmez olayı anlatmaya...


Sitedeki komşularımızdan birininin bahçesi...

Yoldan geçen ben...

Arabayı durduran icra memurları...

İcra için gelenleri gören evin küçük oğlu...

Evin oğlu ile o an bahçe de oynayan karşı komşularının kızı...

Çocuğun elindeki oyuncak ayıcık...

Ayıcığı karşı evin kızına veren oğlanın hüzünlü sesi...

-bugün bu ayıcık sizin evde kalsaa, ben yarın senden alsam...!



O minik ellerin ayıcığına sıkı sıkı sarılması... icra memurların onu da alacağından korkması... O yaşında bunları düşünmesi... Onları gördüğü an ki donup kalan bakışı...

11 Nisan 2009 Cumartesi

...



Gece olsun
Şarap gelsin
Ses gelsin
Sen başla

~~~~~~~~

Gece bitsin
Şarap bitsin
Ses gitsin
Sen gitme



Bitme...

resim

1 Nisan 2009 Çarşamba

Veda




"Bu kıtanın toprakları; artık adım adım yürüyemeyecek kadar,ağır gelir oldu bize...
Anlamıyormusun, adımlarımız çarpışıyor!
İkimizden biri gitmeli...
Lütfen git...
Ben gidersem dönmeyeceğim.
Biliyorum."



21 Mart 2009 Cumartesi

Şaşırıyorum...!

Sevdiğin bir insanın nasıl bu kadar güzel kokabildiğine,
Yeşil eriğin neden bu kadar güzel bir meyve olabildiğine,
Birde mevsiminde çıkan meyveye "aaa ciddimi gelmiş mi pazara" diyebilen kendime :)
El işçiliği güzel olanlara,
Babamın bu yaşında hala nasıl bu kadar güçlü olabildiğine,
X kişi ne çok şey biliyor? Hafızası ne kadar güçlüymüş? dediğim herkese,
Bebeğimin hareketlerine ve b
ir çocuğun bilmiş konuşmasına,
Fıkra anlatabilenlere,
Tiyatroda rollerin nasıl bu kadar uyumlu dağılımına,
Televizyonun nasıl gösterdiğine,

Bir erkeğin elinin arasında elimin kaybolmasına, Uçağın uçabilmesine,
Resimlerde çoğu zaman güzel çıkabilmeme,
Ama bezelyenin çıkamamasına,
Hazır cevap kişilerin nasıl bu kadar çabuk düşünebildiğine,
Annemin her iki elini birden mükemmel kullaşına,
Birinin yanağını öptüğümde, neden onu bir taraftan kokladığıma,
Bazen gülümsemenin bir çikolatada saklı olduğuna,
İçimdeki büyümek istemeyen kıza,
Her zaman gülümseyebilmeme,
Çiçek seven kadınlara,
Öküz gibi yiyip kilo almayanlara,
Sevgilisine otu boku aldıran kadınlara,
Kirpiklerimin bu kadar çok dökülmesine,
Beni incitenlerin başına sürekli bir şeyler gelmesine,

vs. vs. şaşkınlığı yaşayan bir insanım. Şaşırmak güzeldir. :Pp

19 Mart 2009 Perşembe

Sevilme isteği


İnsan mutsuzluk anlarında neden geçmişi hatırlar. Aklıma türlü sahneler geliyor yine. Suçlayacak kişiler, olaylar, yerler arıyorum. Bulduklarım oluyor... Bulamadığımda kendime sarmayı deniyorum. Ama kendimle hesaplaşalı çok uzun zaman oldu. Boş bir suçlama benimkisi. Sebep - sonuç ilişkisi çoktan kurulmuş. Kendimi tanıyorum. Görünüşte o kadar güçlüyüm ki, kalelerim o kadar sağlam ve yıkılmaz ki... kendimi Prensesler gibi görüyorum. Sanıyorum ki şu dünyada kimsenin beni sevememe ihtimali olamaz. Ben iyiyim, ben bu dünya için fazla dürüst bir insanım. Ben olaylarda ilk önce hinlik düşünmem. Düşünmek gerekiyormuş. İnsanlar birbirlerinin ağızlarına sıçınca, kaybetme korkusu duyuyorlarmış. Suçu bastırma politikası uygulayıp aksi yönde saldırıya geçmek gerekiyormuş. O kadar umursamaz olunmalıymış ki, hissettiklerini söylemeyip gösterip kendini geri çekmeliymişsin. Benim gibi ne hissettiğini öyle şappadanak söylersen, sonunda olacağı buymuş. Karşındakini süründürüp, ezim ezim ezmek gerekiyormuş.
Neden bu kadar tavizkarım insan ilişkilerinde???


* Dünyada herkes beni iyi ansın istiyorum... Kefareti çoktan ödenmiş yaptıklarımı, bir daha tekrarlamamak için mi?

* Senelerce el üstünde tutulup, sonradan birileri ile kıyaslandığımdan, sürekli daha mükemmeli olma çabalarımdan mı? Birkaç törpülenmesi gereken eksikliklerim yüzünden, kendimi diğerlerinden, düşük görmem mi?

* Kendimi mi sevmiyordum yoksa. Doğru ya insan bir kere sevmezse kendini, bir başkası sevsin ister. Sevilme arzusu o kadar büyür ve bağımlı hale getirirki insanı, ne tür şebeklikler yapacağını şaşıverir insan. Sürekli sevildiğinizi duymak istersiniz, ama bir yandan da sevilmeye değer bulmazsınız kendinizi. Her an ilerisi için sözler beklersiniz.Benim çelişkimde bu noktada mı başlıyor? Ben bunları aşmamışmıydım?
* Vicdan mı yoksa? Son söylediğim söz asla kırıcı olmamalı karşımdakine. Değermi, kırmaya üzmeye bakış açısımı? Ölürlerse onlara söylediğim son söz yıkıcı ise vicdanım buna el verirmi?


Dün gece sırasıyla; istek, korku, hırs, kabullenememişlik, öfke, sinir, tutukluk, kendine acıma, karşındaki aşağılama, kaybettiklerine üzülme, çaresizlik, onun kaybettiklerini düşünme, bitkinlik, yorgunluk, bu geceyi geçirsem isteği, kimseye bişiy anlatamama, hatta bazen o kadar çok üstü kapalı anlatma ki artık yorulma, yardım isteme, çakılı kapatma isteği, veda yazısı hazırlama, hatta tümden blogu kapatma isteği, kimseyi aramama, kimseyi okumama, telefonlara cevap vermeme, birilerinden bişiyler ummama, uyusammm uyusam uyusam. Blog kapatılmalı... Bu gece bitse... Kimse beni bulamasa...


Heyy sizler okuyun bilin... Benim canımı yakmak istiyorsanız ihmal ve umursamazlık yapmanız yeterlidir bilyormusunuz? O yaptı, oradan biliyorum....


ve son olarak şu yazıdakinin aynısını da hissediyorum. Kazanma ve kaybetme hırsları üzerine...

18 Mart 2009 Çarşamba

Heyyy !!


yine gece ve ben başbaşayım anılarla,beyaz bir kuş öyle canlı yine düşlerimde

hey yıllar yenilmedim size umutlarım yine aynı,
sessizlik geceyi sarsa da her gün bir yarın var ya

hey yıllar yenilmedim size rüyalarım yine aynı,
bir tutku yaşıyorum yine, aynı telaş içimde

bilmez kimse nasıl geldi geçti yalnızlıklar, kolay mıydı silip atmak sanki korkuları

hey yıllar yenilmedim size, benim için bahar aynı,
aynı o ılık rüzgar yine, esiyor ellerimde

hey yıllar yenilmedim size hatalarım bile aynı
hep aynı sevgiye hasretim, duygularım hep aynı

bilmez kimse nasıl zordu gülmek zaman zaman, uçup gitti hayat yavaş yavaş avuçlarımdan
hey yıllar yenilmedim size benim için bahar aynı,
aynı o ılık rüzgar yine esiyor ellerimde

hey yıllar yenilmedim size hatalarım bile aynı,
hep aynı sevgiye hasretim, duygularım hep aynı

~~~~~~~~


  • BÜTÜN YAZILAR ZAMAN AŞIMINA UĞRAMIŞTIR :)))))

17 Mart 2009 Salı

Dumur Anlarım


Bugün de kediye kafa atan farenin yazdıklarını okuyunca dayanamadım, bende yazmak istedim. Sizlerde azıcık gülümsersiniz belki hafta başında.


Birgün arkadaşlarımdan biri geldi aldı beni. Diğerleri ile buluşup, denize gidicez. Ama geç kaldığımız için koştur koştur bindim araca. Normalde huyumdur: her bindiğim aracın plakasına bakıp da biniyorum nedense. (Sanırım işimle alakalı olduğundan) O günde bakmadan bindim. Sadece simsiyah bir araç işte. Kakara kikiri malzemeleri ala ala gidiyoruz. Diğer arkadaşlar çoktan gitmiş. Biz ise geç kaldık ya birazda alelacele tamalanıyor herşey.


Bir benzinciye uğradık. Aramızdan ikisi markete gitti, bende tuvalete gidicem. (hıı hıı yine tuvalet) gittim. Aracı kullananda benzin alıyor. Benim işim bitti, bıraktığım yerdeki siyah arabaya geçtim, yerime oturdum. Ama ortalık çok sessiz ve baktım ayaklarımın dibine koyduğum poşet yok. Allah Allah diyede beynimden geçiyor düşünceler. Tam sormak için bir döndüm...

- poş........... diyebildim sadece. Kelimenin devamı gelemedi.
(Allah' ım sana geliyorum dediğim anlardan biridir buda.)

Ulan yanda farklı bir yüz var. Sürücü yerinde başka bir adam oturuyo. :)))) ilk saflıkla böyle düşündüm. Ben yanlış arabaya binmedim yaniiii. :P


Noluyor ya dememe kalmadan adam:

- "sen kimsin be" dedi. Bende kekelemeye başladım.

- "Ben... şey... yanlış oldu herhalde... kusura bakmayın..."


Ama apar topar bir inişim var göreceksiniz. Meğer bizim salak arkadaş, benzini almış, kenara parketmiş. Sonra tesadüfe bak ki; aynı dizayn, siyah renkli bir araba, aynı pompaya yanaşmış. Ben saf da o araca tüneyivermişim...!


Arkadaşlarda uzaktan bakıp bakıp gülüyorlar hainler. Halimde gülünmeyecek gibi değil hani. Bende gülüyorum. (:. manyak arabayı niye çektin, ben ne bileyim, araç orada olacak sanıyorum, vırt zırt bir ton saydım çocuğa. Gülmekten de kızamıyorum. Ama o gün hep benim mevzu aklımıza gelip durdukça güldük.


Related Posts with Thumbnails

..