30 Haziran 2010 Çarşamba

Senden Sonra Ben...



Senden sonra ben;
Saçlarımı kırmızılaştırdım.
Boylarını kısalttım.
Kendimi yenilersem seni daha kolay unuturum sandım.

Zaman içinde bolca kendimi kandırdım.
Yeni hikayeler yazdım.
İçlerinde sen kokan kelimeler kullandım.

Şarkılar dinledim.
Kitaplar okudum altlarını çizdiğim…
Seninle izlediğimiz o filmi yeniden izledim, başka kafalarla.

Güçlü durmayı denedim.
Senden nefret ettim.
Yeniden seninle sevişmek istedim.
Uzun bir dönem kimsenin bana dokunmasını istemedim.
Kendimi senden habersiz, sana ait hissetmeyi sevdim.

Seni kıskandırmaya denedim.
Genişliğinle hırslandım.
Hediye aldığım o bonsai ağacını hiç sulamadım.
Sana olan hıncımı bir ağaçtan çıkardım.

Yeni yüzlerini tanıdım.
Sen bu musun dediğim anları yaşadım.
Karşımda olsan zalimle haykıracağım sözler tasarladım.

Başkasına aşık oldum.
Bocaladım.
Sevgiyi sorguladım.
Günlerce adın aklıma gelmedi.

Farkındalık denilen şeyi kavradım.
Aslında sen; hayatımda tamamlanması gereken bir eksiklikten ziyade,
eksikliklerini hissettireceklerini sezdiğim birisi idin.
Ve ben bunu bir şekilde fark edip, senden vazgeçmiştim.

"Benden sonra sen?" ne yaptın biliyorum.
Benim için olmasa da, yaşadıklarından pişmanlık duyduğunu da...  
"Herkes seçimleri ile yaşar demiştim" değil mi?
Şimdi senin bunlarla yüzleşme zamanın geldi...   



* O kadar çalıştığı halde açık öğretim sınavlarında çuvallayan, yeniden derslere boğulacak Efsa...

* Görsel

24 Haziran 2010 Perşembe

Kısa Cümleler 3



"Hepimiz cennetteki hurilerin dünyadaki suretleriydik aslında. Hepimizin kanında biraz Havva vardı."

"Masallarda ki tüm kırmızılar saçıma bulaşmış. Bu yüzden bir yaşamın rengi ilk beyazdan başlamış."

"Kısa çöpü çeken bir prensestim ben. Eteğinin kuyruk kısmı en olmadık anda sökülen."

"Adını koyamadığım bir duygu bu tanımlayamadığım... Sevgi mi desem, ihtiras mı desem bilmiyorum ama bu duygu; ses tellerinden salıncak misali senden bana, benden sana sallanmaktalar. Ve bu beni besliyor."

"Hadi gel... Bildiğimiz en güzel şeyi yapalım..."

"Ve aşk sevgilim... seni düşlerken saç diplerimin terlemesi gibi bir şey bu."

"Dokunmadan ne kadar izleyebilirsin,merak ediyorum? Sınırlarını bilmek istiyorum. "

"İcime çektiğim tek şeyin, nefesin olmasını istemekti... Seni sevmek...! "

"Her s/usmanın altında akıl yatardı. Anlayan da anladığı ile kalırdı."

"Ortak bir yalnızlık yaratacak kadar, bir olamadık seninle... Ne yazık!"

"Seni tanıdım. Yüzüne taşındım. Sakallarını bile yuvam bildim. Ama yetmedi! "

"Şimdi; masadan kalkma zamanı... Tüm hesaplar ödendi."



* Seçim için yardımcı olan arkadaşların hepsine çok teşekkür eden ve panjuruna yuva yapan kuşlar sayesinde her gün sabahın köründe uyanan, bebeklerin doğup uçmaya başlamasını dört gözle bekleyen Efsa...

* Görsel

23 Haziran 2010 Çarşamba

Seçimler


Gitgide yabancılaşacağız birbirimize Sevgili

Sakin ve sessizce
Kokularımıza
Konuşmalarımıza

Unutacağız dokunuşlarımızı
Bu atışmalar, bu hırslar bitecek
Geride bizden kalan hiçbir şey olmayacak
Sen ve ben olacağız
Son defa bakışıp neredeyiz göremeyeceğiz

Sen hiç Paul Geraldy' nin Finalini hiç okudun mu sevgili?
Biz onu bile yaşayamadan ölüp gideceğiz işte
Başka kimliklerde, başka hayatlara bürüneceğiz
Bitecek!

Öyle olamayacağız işte
Sen hiç o adam kadar yumuşak ruhlu olmayacaksın mesela
Hoyrat ve yıpratıcılığınla kalacaksın.
(Oysa ben senin zorluğunu bile çok sevmiştim sevgili)

İnsanlar seçimleri ile yaşarlar değil mi?
Sen seçimini yalnızlıktan yana kullandın, dilerim bununla doyarsın
Ben seçimimi yeter artıklardan kullandım
ve mutlu, ama en önemlisi huzurlu olacağım
Ben bu aşk için elimden geleni hep yaptım.

Rahat çürü kendi kazdığın mezarında Sevgili...



* Hafta sonu Evren' e sarılacağı için sevinen Efsa... :)

* Görsel

21 Haziran 2010 Pazartesi

Masallarda Bile Yerim Yoktu Benim.


O zamanlarda yaşasaydım, yerim olur muydu Lafonten masallarında?
Gerçi "sana baktıkça başkasını göremeyen"
tek gözlü canavar olurdu benden, olsa olsa...

Senin masalının geç gelen prensesiydim ben!
Şimdi hangi adımı atsam, ileri gidemem külkedilikten...
"Bana içinde ben kokan bir masal yaz" desem,
Yazar mısın?

Geçenlerde "sen insanları fazla önemsiyorsun" dedin ya!
Ah sevgili;
eğer onlara önem ve şans vermeseydim,
seni nasıl sevebilirdim!
Bana, başkalarından artık duyguların kalsa da!
Ben seni tüm kusurlarınla sevdim.
Seninle olan masalım hiç bitsin istemedim.
Sen yokken de kelimelere tutunmayı öğrendim.
Ama şimdi;
Ne zaman yazmayı denesem, kopuyorlar ucundan sertçe!
"yakala" desem,
Tutar mısın?

Belki de en çok bitişleri anımsadığımızdan, sonuna nokta koyuyoruz cümlelerimizin insanlık olarak.
Ama dedim ya;
Ben sana nokta koyamıyorum, benim kaderim sende virgüllerle çoğaltılmış.

Ah sevgili;
Benimle günah çıkartır gibi konuştun ya;
Madem bana söyleyecek sözlerin vardı da, neden başka paragraflara atladın?
Madem ben seni severken düştüm de, sen beni neden düşürdün aklından?
Şimdi ben kaçak oynasam,
Sende kaçar mısın?



* Halen her yeri yastık niyetine kullanmak isteyen uykucu Efsa...

* Görsel

18 Haziran 2010 Cuma

Mektuplar / Sevgiyi İfade Biçimi


Sevgilim,
Sana yazacağımveya yazdığım tüm yazıların etiketine aşkı sakladım. Şu an hayatımda hiç ummayacağım bir biçimde aşkın her halini yaşıyorum ve bu aşkın doğru olduğunu hissediyorum. Her duygu zamanında ve özüne uygun hissediliyor gibi.

Biliyorum sevgiyi ifade edişlerimiz bazen birbirinden farklı olabiliyor. Ve ben her yeni günde seninle yeni bir şeyler öğreniyorum. Misal sevgiyi dile getirmekte bazen ne kadar yetersiz kaldığımı... Ama telefonun diğer ucunda söylediklerini bir sessiz direnişle ve kabullenmişlik edası ile dinlerken; inan içimden o anlarda çok farklı sesler yükseliyor. ama bir türlü bulundukları yerden bir türlü çıkamıyorlar. Sese dönüşemeyen bir çok kelime biriktiriyorum beynimde...

Sevgilim,
Senelerce sevgiyi anlamada ve ifade etmede dokunmayı kullanmış bir insanım ben. Ve şimdi karşımızda teknolojinin bize sunduğu ve nimet mi, lanet mi olduğunu tam anlamadığım bir iletişim yöntemi ile birbirimize ulaşmaya çalışıyoruz. Az önce içimden yükselen sesler farklı dedim ya! İşte bu sesler devreye girip "keşke" diyor, "görse şu an ki sözcüklerle ifade edilemeyen mimik ve hallerini." (Sana bakışlarımı gösterememek en büyük pişmanlığım oldu son zamanlarda.)

Aslında, seni uyurken izlemeyi çok özledim. Yanında huzurla durmayı, aynı masada bardağına çay koymayı, bana çatmanı, arabada giderken bir rüzgar esintisi ile kokunun burnuma dolmasını ve yüzümde gülücükler oluşturmasını öyle özledim ki...

Lütfen bize bu kadar yakışan bir şeyin hayatımızda hep var olmasını sağlayalım olur mu?

 
 
* Biraz uykusuz, biraz yorgun, biraz melankolik, biraz meraklı, biraz ağız ucuyla gülümseyen, biraz mutlu, birazcık acıkmış Efsa... :)
 
* Görsel

11 Haziran 2010 Cuma

Mektuplar / Bedel



Seni başkalarına anlatmak istedim, bağıran kelimelerle. İçimde biriken sen’ ler yüzünden, boğulmak üzereydim. Hafifletmeyi denemezsem ölecek gibiydim bu sıkışmadan.

(Aslında hep yeni insanlarla tanışma sebebim bile sendin. Her birine sil baştan, uzun uzun seni anlattığım geceler geçirdim. Sıkıldıkları an onları es geçip, başka insanlar buldum beni dinleyecek.)

Bilmiyorum seni bu kadar çok sevilebileceğini tahmin eder miydin? Bakma, bazen bana bile garip geliyor sana olan aşkımın bir noktası olmayışı. Sanki benim kaderim sende virgüllerle yazılmış! Kanser gibi kesildikçe yeniden hortluyorsun hücrelerimde.

(Aslında biliyor musun, hiçbir kelime yetmiyor seninle olan hikayemi mutlu sonla bitirmeye.)

Anlamanı beklemiyorum inan. Fakat sadece bil! Ben bu hayatta bir tek seni, her halinle sevmeyi becerebildim. Tüm bencilliğin, ertelenmişlerinle, başka kadınlara aşıkken, hatta tek gecelik sevişmelerinde bile sevdim ben seni.

(Aslında içimde bir apse vardı ve seninle açıldığını düşündüğüm yaralarımı kapatmak için başka insanları, sargı niyetine kullandım.)

Hayatımda, tamamlanması gereken bir eksiklikten ziyade; eksikliğini hissettireceklerini fark edip, senden vazgeçmeyi diledim. İşte sonunda bulmacam bitti. Beynimi kemiren kuşkularda! Sorularda…!

(Aslında şu an Cladius' a işlediği cinayeti, sahneleten Hamlet gibiyim. Oluşmasına izin verdiğin eserini ve bedellerini sana izlettim. Bitti. :) Şimdi yolum açık olsun sevgili...)

 
* Yarın çok güzel bir insanla buluşacak olan Efsa :)))
 

9 Haziran 2010 Çarşamba

Geniş zaman kelimeleri



"Kırmızım, kanım, saçlarım..."

Aslında bakmayın geniş zaman kelimelerime.
Hayatımı hep -mış tadında yaşadım


Mesela;
Bin bir ejderhanın alevi saklandı, her bir saç telime.
Bu yüzden ne zaman savursam!
Yaktım ortalığı bilinçsizce.


Ve bu yüzden,
Rapunzel bile halt etti yanımda.
Rüyalar gördüm -mış lı zamanlarda,


Medusa olmuştum,
Libya' nın çölünde yılana dönüşmüşüm bir ara.
Kesip bir telini Musa' ya,
Diğer telimi Kızıldeniz' e vermişim.
Boyamışım, saç rengim bundan akmış.


Koparmışım,
İki suyu karıştırmayan denizi, saç telim ayırmış.


Göklere,
Laleye,
Çınara,
Kumaşa,
Son bahara,
Onun dudaklarına
kızıllığımı vermişim.


Hiç bir şeyi sonlandırmamak adına
bu yazıyı da yarım bırakmışım.
Uzatmışım sonsuzluğa...


* Bu aralar üzerine bir miskinlik çöken Efsa... Öyle ki artık hazırcılığa kaçıp, hep önceki yazdığım yazıları yayımlıyorum.

Related Posts with Thumbnails

..