11 Mart 2010 Perşembe

Mektuplar / Kelimeler Üzerindeki Toz Zerrecikleri


Merhaba Sevgili,

Uzun zaman oldu sana yazmayalı değil mi?
Evet, gerçekten çok olmuş. Hatta yeri gelmiş bende bile tozlanmış bazı anılar. Zamanında kirlenmesinler diye çabaladığın iletişimin eksildiğini oturup tarttığında ve bu sonuçtan fazlası ile yorulmuş bir şekilde çıkınca anlarsın ya...

Tek taraflı mücadeleler bile bir yere kadar veriliyormuş. İçinden çıkan, aklından da çıkarmış...
Elbette bunca zamandır olmayışıma mazeretler üretmiyorum.

Emin olduğum tek şey! "Seni yaşamaktan ziyade, yazmayı tercih eden bir benliğimin oluşu idi". Ama ya sen? Birkaç hafta önce yapmaya çalıştığın neydi sahi? Kürkçü dükkanı gibi hissettirdiğinin farkında mıydın? Hani köprünün altından çok sular aktığını kanıtlarcasına bir geç kalmışlık hissi yaşamadığına eminim. Ama akmıştı sevgili.

Biliyor musun? Aslında senin yokluğun, varlığından daha güzel bundan emin olabilirsin. Ömründe bir kez olsun bu duyguyu yaşayabilmeni isterdim mesela. Sahi öyle bir şey olsa kendi yokluğuna ne yazardın? Gerçi sen kızardın bu duruma, benim olmalı tavırlarıyla. O kadar sabırlı bir insan değilsin çünkü. Ben de senin kadar geniş.

Ben zaaflıydım.
Sen kusurluydun sevgili.
Keşke senin kadar kusurlu olabilse idi sevgim de...

Geçtiğimiz yıllarda ihtimallerin arasında dolanırken ve umudun hala benimle olduğu anların hepsinde; sana kızıp - bağırmak, elimden gelen ne varsa ardıma koymak istemediğim geçmişimde; bana yazdığın tüm o güzel cümlelerin üzerinde oluşmuş tozlarını, balkondan aşağıya silkeleyip sokaktan geçenleri bile kirletmek istedim. Görmeliydi herkes, bu kayıtsızlığını. Söylediğin tüm sözcüklerinin artık umurunda olmadığını bilmek, kendimi en kötüsüne hazırlamama yol açıyordu. Ve ben buna katlanamıyordum.

Yokluğunda hayatımı anlamlandıracak şeyler bulmayı denerken; şimdi, ucundan tutarak kaldırdığım ve altına itelenecek tek bir harf kalmadı bile içimde.
Ben seninle birlikte sayılan 7. basamaktan ibarettim sadece... Bırak rakamları alfabe de bile.


* Harıl harıl ders çalışan, ama yine de yetişemeyen Efsa :)...



*Görsel

8 yorum:

Cüzzamlı Melek dedi ki...

Keşke senin kadar kusurlu olabilse idi sevgim de...

istesen de olmazdı. çünkü sen kusurlu diildin...

Efsa dedi ki...

kimse kusursuz değil elbette de. Yazıda ki adam öyle olsun istedim. Kadının sevgisi kusursuzdu.

Yalnız bu mektubu fazla sevemedim nedense. akıcılığı yokmuş gibi.

Ateş Böceği dedi ki...

Bu yazı güzel stop.. Ateş efsayı seviyor stop..Efsa derslerini ihmal etmesin stop ..

Kocaman öpüyorum stopp :)))

Efsa dedi ki...

:) nevrim dönüyoooo Ateşş

papatya dedi ki...

Efsa´cim harika olmus yine.Kirilmis bir kalp ancak bu kadar kibar anlatir sevgisini nefretini butun hissettiklerini..
Her mektubun birbirinden guzel canim.

Bezelye´yi kocaman opuyorum.Umarim yeni disleri almislardir yerlerini.

Sevgilerimle..

İzDüŞümLeR dedi ki...

Kelimelerin üzerinde toz zerrecikleri değil,sevgi pıtırcıklarıolsun.hem de bol olsun, dondurma üzerindeki sos gibi :))

Sevgiler.

MAVİ TUTKU dedi ki...

Aslında senin yokluğun, varlığından daha güzel bundan emin olabilirsin.
---

Bir ilişki sonrası bu noktaya gelmek acı birşey..böylesi şeyler yok değil..biliyorum.

Efsa dedi ki...

Papatya, ilk başta yamuk çıktılar ama giderek düzeliyor iki ön diş. :)) Allah tan çektirmişiz yoksa arkadan çıkacakmış.Çok teşekkür ederim. :))


İzdüşümler, dileğin dileğimdir her birimiz için.


Onuncu Köyün Adam, Onu sevmek de böyle bir şey işte. Varlığı gibi yokluğunu da sevip kabullenebilmek.

Related Posts with Thumbnails

..