5 Temmuz 2010 Pazartesi

Gaflarım 4


Efendim bir seriye daha hoşgeldiniz...

Geçtiğimiz haftalarda babamın bir arkadaşını şehir merkezine ve bezelyeyi de babaannesine bırakmak için yola çıktım. Bezelye arabanın arka koltuğunda otururken bir çocuk mağazası gördü ve
- "aaa anne bak bücürük" dedi,
O an algıladığım şeyin etkisiyle  kızıma dönüp;
- "ne dürrük mü" diye sordum. :))
Sonra arabada ki adamı anımsayıp, yerimde sındım tabir-i caizse. Adama gayet tebiyeli yetişmiş bir kız izlenimi uyandırmıştım oysa ki...


Yine geçen hafta iş yerinde arkadaşa bir şarkı istemek için yazdım. Ardından kendisi bana "yoğunum Efsa" diye yazdı. Ama ben tuttum bunu yorgunum olarak okudum ve başladım bir heyecanla "aa neden yorgunsun, noldu bişiy mi oldu" diye lafı uzatmaya. Sonradan okuduğumu anlayınca. birde özür için bir sürü şey yazdım. Zaten o da bu hallerimi kanıksamış olacak ki. Sadece "ilahi Efsa" dedi :)))


Perşembe günü odanın diğer ucunda odası bulunan bölge müdürüm hapşurdu. "çok yaşayın, iyi yaşaın, bizi de görün" dedim kısık sesle. Ama duydu. Ben yine masamda gülümseyerek sındım...


* Etrafındakileri birazcık gülümsetmeye çalışan ve yeni gaflarla görüşmek üzere diyen Efsa...

* Görsel

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Kesikler



Ah adam,
Seni tanıdım, yüzüne taşındım, sakallarını bile yuvam bildim. Ama yetmedi!
İşte bizim hikayemizin ana özeti…!

Sığındığım bir liman yaratmıştım kendime. Bazen kıyılarıma kendi düşüncelerimin gemilerini göndermekten bile korkuyordum hatta. Ve bu dar alanlarda senin hayatının çılgınlığına karşın, benim hayatımın tekdüzeliği vardı. Sen kendi görüşlerinin engin savunucusuyken; ben o hayata yeni yeni adımlar atıyordum.

Limanlarıma kimseleri almazken; sen geliyordun, dengem bozuluyordu.

Ah be adam! Anlamadın mı? Ayağım bir taşa değil, sana takıldı. Yolum yolunda sonlandı. Güle oynaya yürümekten zevk aldığım sokakların çıkmaz oldu. Sürekli daireler çizerken bedeninde, nevrim döndü. Sen yolunu şaşırdığında, ardından tökezleyen bendim.

Ve sonra günler geçtikçe, sevgimin ekseninde; senin her yeni ilişkinin öncesinde, nefes verdiğin durağın olmayı öğrendim. Her biten ilişkinin sonrasında özlediğini hissettiğindim... Şu an bir daha gelmeyeceğini biliyorum. Ve zaten en çok bu yüzden sana "gel" diyemiyorum. Lütfen gelme, artık "kal" Hayatımda yarattığın boşluğunu doldurmakta bir adım öteye gitsem de, hala bunun sonuçlarına katlanmakta zorlanıyorum.

Aslında en kötüsü neydi biliyor musun? Seni unutmaya çalışmak ve bununla yaşamaya alışmaktı! Yerin yanımdı. Yanımda olmalıydın. Oysa şimdi, hicret ediyor içimdeki kadınlar teker teker… Seni seven yanlarım azalıyor.

“Tanrım gözlerim ne kadar da körmüş” şeklinde bir cümle kuramayacak kadar gerçekçi bir insandım oysa. Açtığın yaraların içinden akan kanlarıma bakarken ve şifa niyetine tutunacak bir şeyler ararken an’ a yakalandım. Sanki yaklaşıp bana;
- "Sana hayat gücü veren şeyler istemsizce bedeninden çıkıp gittiğinde, gerçek acının kaynağını da bulmuş olacaksın. Şimdi sakin ol ve k/ana iyice bak” dedi.
Baktım. Anladığımı sandığım şeyi saatlerce yordum. Ve en sonunda; gitmesini dilediğimin gitmesi için, kendi canımın acıması pahasına dek önce bir kesik yada yol açmalıydım. Yoksa hep aynı kısır döngünün içinde kendimi yoğuracaktım…

Ve bugün, bütün bunların etkisi ile benden gitmene izin verdim. “Artık serbestsin, teşekkür ederim” dediğimde, içimdeki kendini sana adayan yanlarımı da alarak ve gitme zamanını çoktan kabullenmiş bir edayla gittin.

Biliyor musun?
O kesik bir hafta sonra iyileşti…


* Bezelyenin gelişi ile kendini azıcık toparlayan Efsa...

* Görsel

1 Temmuz 2010 Perşembe

Boşluklar



"Kelimelerde ustalaştın ama henüz boşluklarda ustalaşmadın. Zihnini yoğunlaştırdığın zaman elin kusursuz, bir kelimeden ötekine geçerken yolunu şaşırıyor. Bir cümlenin anlamlı olması için arada boşlukların bulunması gerekir, bir müzik eserinde de duraklar.” Poulo Coelho

Bu sözü 1 sene önce bir yorumumda kullanmıştım. İnsanın ihtiyacı olan şeyler, bazen hiç beklenmedik anlarda ortaya çıkıverir ya... İlk okuduğumda nasıl etkilendi isem ve hayatıma yön verme aşamasında bana yardımcı oldu ise, bugünde öyle oldu.

Hayatlarımız içinde bu geçerli değil mi? Boşluklar olmasaydı dünya anlamsız ve kamakarışık bir yer olurdu. Nefes almak ve vermek arasındaki an gibi. Hep nefes alınmaz...
Her sene tarlaya ürün ekilmez. Verim alabilmek için nadasa bırakılır...
Hava her ay aynı olmaz. Bir soğur, bir sıcaklaşır...
İnsanoğlu doğar ve ölür...
Unutulmayan öfkeler zamana bırakılır. Sakinleşmeyi boşluk verdiğiniz anda öğrenirsiniz...
Sürekli koşamazsınız veya sürekli yürüyemezsiniz...

* Biraz kendime dönesim geldi... Hayatımda bir şey dışında herşey geriye doğru bir ivmeyle ilerliyor gün geçtikçe. Umudumu hiç kaybetmedim bugüne dek. Ama bugün dokunduğum şeyleri elime yüzüme bulaştırmaya başladığımı anladım. Kendime, işime, derslerime bulabileceğim mazeretler üretir olmuşum. Sanırım artık ihmallerimin farkına varma zamanım geldi. Ben bir türlü kabullenmek istemesemde...
 Bugün biraz canı sıkkın Efsa...

* Görsel

30 Haziran 2010 Çarşamba

Senden Sonra Ben...



Senden sonra ben;
Saçlarımı kırmızılaştırdım.
Boylarını kısalttım.
Kendimi yenilersem seni daha kolay unuturum sandım.

Zaman içinde bolca kendimi kandırdım.
Yeni hikayeler yazdım.
İçlerinde sen kokan kelimeler kullandım.

Şarkılar dinledim.
Kitaplar okudum altlarını çizdiğim…
Seninle izlediğimiz o filmi yeniden izledim, başka kafalarla.

Güçlü durmayı denedim.
Senden nefret ettim.
Yeniden seninle sevişmek istedim.
Uzun bir dönem kimsenin bana dokunmasını istemedim.
Kendimi senden habersiz, sana ait hissetmeyi sevdim.

Seni kıskandırmaya denedim.
Genişliğinle hırslandım.
Hediye aldığım o bonsai ağacını hiç sulamadım.
Sana olan hıncımı bir ağaçtan çıkardım.

Yeni yüzlerini tanıdım.
Sen bu musun dediğim anları yaşadım.
Karşımda olsan zalimle haykıracağım sözler tasarladım.

Başkasına aşık oldum.
Bocaladım.
Sevgiyi sorguladım.
Günlerce adın aklıma gelmedi.

Farkındalık denilen şeyi kavradım.
Aslında sen; hayatımda tamamlanması gereken bir eksiklikten ziyade,
eksikliklerini hissettireceklerini sezdiğim birisi idin.
Ve ben bunu bir şekilde fark edip, senden vazgeçmiştim.

"Benden sonra sen?" ne yaptın biliyorum.
Benim için olmasa da, yaşadıklarından pişmanlık duyduğunu da...  
"Herkes seçimleri ile yaşar demiştim" değil mi?
Şimdi senin bunlarla yüzleşme zamanın geldi...   



* O kadar çalıştığı halde açık öğretim sınavlarında çuvallayan, yeniden derslere boğulacak Efsa...

* Görsel

24 Haziran 2010 Perşembe

Kısa Cümleler 3



"Hepimiz cennetteki hurilerin dünyadaki suretleriydik aslında. Hepimizin kanında biraz Havva vardı."

"Masallarda ki tüm kırmızılar saçıma bulaşmış. Bu yüzden bir yaşamın rengi ilk beyazdan başlamış."

"Kısa çöpü çeken bir prensestim ben. Eteğinin kuyruk kısmı en olmadık anda sökülen."

"Adını koyamadığım bir duygu bu tanımlayamadığım... Sevgi mi desem, ihtiras mı desem bilmiyorum ama bu duygu; ses tellerinden salıncak misali senden bana, benden sana sallanmaktalar. Ve bu beni besliyor."

"Hadi gel... Bildiğimiz en güzel şeyi yapalım..."

"Ve aşk sevgilim... seni düşlerken saç diplerimin terlemesi gibi bir şey bu."

"Dokunmadan ne kadar izleyebilirsin,merak ediyorum? Sınırlarını bilmek istiyorum. "

"İcime çektiğim tek şeyin, nefesin olmasını istemekti... Seni sevmek...! "

"Her s/usmanın altında akıl yatardı. Anlayan da anladığı ile kalırdı."

"Ortak bir yalnızlık yaratacak kadar, bir olamadık seninle... Ne yazık!"

"Seni tanıdım. Yüzüne taşındım. Sakallarını bile yuvam bildim. Ama yetmedi! "

"Şimdi; masadan kalkma zamanı... Tüm hesaplar ödendi."



* Seçim için yardımcı olan arkadaşların hepsine çok teşekkür eden ve panjuruna yuva yapan kuşlar sayesinde her gün sabahın köründe uyanan, bebeklerin doğup uçmaya başlamasını dört gözle bekleyen Efsa...

* Görsel

23 Haziran 2010 Çarşamba

Seçimler


Gitgide yabancılaşacağız birbirimize Sevgili

Sakin ve sessizce
Kokularımıza
Konuşmalarımıza

Unutacağız dokunuşlarımızı
Bu atışmalar, bu hırslar bitecek
Geride bizden kalan hiçbir şey olmayacak
Sen ve ben olacağız
Son defa bakışıp neredeyiz göremeyeceğiz

Sen hiç Paul Geraldy' nin Finalini hiç okudun mu sevgili?
Biz onu bile yaşayamadan ölüp gideceğiz işte
Başka kimliklerde, başka hayatlara bürüneceğiz
Bitecek!

Öyle olamayacağız işte
Sen hiç o adam kadar yumuşak ruhlu olmayacaksın mesela
Hoyrat ve yıpratıcılığınla kalacaksın.
(Oysa ben senin zorluğunu bile çok sevmiştim sevgili)

İnsanlar seçimleri ile yaşarlar değil mi?
Sen seçimini yalnızlıktan yana kullandın, dilerim bununla doyarsın
Ben seçimimi yeter artıklardan kullandım
ve mutlu, ama en önemlisi huzurlu olacağım
Ben bu aşk için elimden geleni hep yaptım.

Rahat çürü kendi kazdığın mezarında Sevgili...



* Hafta sonu Evren' e sarılacağı için sevinen Efsa... :)

* Görsel

21 Haziran 2010 Pazartesi

Masallarda Bile Yerim Yoktu Benim.


O zamanlarda yaşasaydım, yerim olur muydu Lafonten masallarında?
Gerçi "sana baktıkça başkasını göremeyen"
tek gözlü canavar olurdu benden, olsa olsa...

Senin masalının geç gelen prensesiydim ben!
Şimdi hangi adımı atsam, ileri gidemem külkedilikten...
"Bana içinde ben kokan bir masal yaz" desem,
Yazar mısın?

Geçenlerde "sen insanları fazla önemsiyorsun" dedin ya!
Ah sevgili;
eğer onlara önem ve şans vermeseydim,
seni nasıl sevebilirdim!
Bana, başkalarından artık duyguların kalsa da!
Ben seni tüm kusurlarınla sevdim.
Seninle olan masalım hiç bitsin istemedim.
Sen yokken de kelimelere tutunmayı öğrendim.
Ama şimdi;
Ne zaman yazmayı denesem, kopuyorlar ucundan sertçe!
"yakala" desem,
Tutar mısın?

Belki de en çok bitişleri anımsadığımızdan, sonuna nokta koyuyoruz cümlelerimizin insanlık olarak.
Ama dedim ya;
Ben sana nokta koyamıyorum, benim kaderim sende virgüllerle çoğaltılmış.

Ah sevgili;
Benimle günah çıkartır gibi konuştun ya;
Madem bana söyleyecek sözlerin vardı da, neden başka paragraflara atladın?
Madem ben seni severken düştüm de, sen beni neden düşürdün aklından?
Şimdi ben kaçak oynasam,
Sende kaçar mısın?



* Halen her yeri yastık niyetine kullanmak isteyen uykucu Efsa...

* Görsel
Related Posts with Thumbnails

..