29 Ağustos 2009 Cumartesi

Anladım... (2)


demiştim boşandıktan bir müddet sonra. İlk zamanlarda gerçekten çok üzülmüştüm. "Neden benim başıma geldi", "bunu hakedecek ne yaptım" demiştim. Kurban rolleri falan biçmiştim kendime. İşin sevgi yönüne baktığımda; bu kadar uyumu yakalamışken, üstelik kavga -tartışma-yüksek ses olmadan- saygıyı bozmadan ilerleyen bir evliliğim ve bebeğim varken, insanların bizi "-aaa efsa daha yenilerde omuzlarını, kollarını öperdi, nasıl yapar deyişleri" aklıma geliyordu. Yani "herkesin başına gelirdi de, bi benimkine gelmezdi" durumları! Ben hayatımın her zerresini dört dörtlük yaşamak isterken, tam tersi şekilde gelişmeye başlamıştı olaylar. Masalımın bu şekilde sonlanmasını hiç istemedim.

Ama insanın kendisine zaman ayırıp da düşünmesi halinde neler olduğunu, nasıl bu raddelere geldiğini anlaması biraz zahmetli... Bu zahmeti yüklenebilmek, onunla yüzleşebilmek de sancılı. Boşanmayı bir müddet (4 ay) kabullenemememin tek sebebi başarısızlığı kendime yedirememem-miş! Hissettiğim boşanacak olmamdan çok, evliliğimin (dolayısı ile benim) başarısızlığı idi. Nerede hata yapmıştım, yapmıştık!

Düşündüm...

Sonunda buldum.

Ben aslında son yıllarda, bu adamdan boşanmak istemiştim. Çünkü evlilik gibi yürümeyen, paylaşımın çok çok az olduğu bir evliliğim vardı. 5 yılda toplasan 2,5 yıl ancak görmüştüm eşimin yüzünü. Boşanmak için; sadece bunun için, ortalıkta bir nedenim yoktu. Aileme nasıl açıklayacaktım, kesin hayır mayır, durduk yere ayrılınılır mı? delimisin falan derlerdi. Üstelik ablamda eniştemden ayrıldığı için ailem; etraf ne derleri pek bir önemsiyordu. Nasıl direnecektim. Ama ben evliliğimin bu şekilde devamını istemiyordum. Yalnızdım. Tek başıma bir bebek büyüttüm, hamilelik geçirdim. Bundan sonrasında da o mahallede oturup çocuk büyütmek istemediğim için çıkış yolları arar olmuştum nicedir. Sonunda kapılar açıldı beklemediğim yerlerden... ve beklemediğim yerden yara aldım. (Tamam hatanın bende kalmadan bitmesini dilemiştim. Ama bu sırada kendi özgüvenimin de sarsılma ihtimalini hiç düşünmemiştim.)

Sonunda bitti. Yaralar bağladı. Kabukları eşelemeden iyileşmeyi, zamana bıraktım. Bunu ben istemiştim. Suçum olmadan bundan kurtulmayı ve nefes almayı...

İşin özü: bir umudu dilerken daha ayrıntılı dilemek gerektiğini anladım. :)


Sabah sabah şu reklamı hatırlayıp gülümseyen Efsa. (bu reklama bayılmıştım)


24 Ağustos 2009 Pazartesi

Mide


Önceden kelimelerine kapılıp diyordum ki:

"Midemi değil aklımı bulandırıyorsun"

Yapma!



Şu an senin saklayıp, benim öğrendiklerim karşısında diyorum ki:

"Hem aklımı, hem midemi bulandırıyorsun"

.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Kaç-a-mak


~ Dün tangoya başladım... Dans hocası duruşumun ve dengemin harika olduğunu, 1 ders yürümeden sonra figürlere başlayabileceğimi söyledi. Artık gaz vermek için mi harika dedi, yoksa gerçekten iyi mi bilemedim. Ne zaman aynada yürümeye kalksam, dans ettiğim çocuğun ayağına bastım, bastırdım. Yine benden 1 ay önce başlamış bir gruba yetişeceğim. Salsada da aynı şey olmuştu. İlk gün adımları falan boşverip 9 figür gösterilmişti. Sonra gidince kendimin gerçekten onların seviyesindende güzel olduğunu görüp sevinmiştim.

~2009 hedef listesindekiler tek tek azalıyor... Yakında kendime yeni hedefler koyacağım sanırım. Bir tek ingilizcem kaldı çünkü yapılabilecek olanlardan...

~İçimde sürekli yapmadığın bir şeyi yap diyen dürtü var. Balona binmek, Yamaç paraşütü yapmak, hiç gitmediğim bir yere gitmek istiyorum.

~ Son olarak: Biraz bakım zamanı geldi benim tekneye herhalde. Arkadan itekleyince gitmeye başladı... İşin özü üzgünüm biraz bezelye ile ilgili... Birde oruçlar, uykusuzluk girince dengem şaştı... Gelince üstüste gelir denilen şeyleri yaşadım şu günlerde...

Herkes kendine iyi baksın. Hayırlı Ramazanlar dilerim...

* Geceleri uyku sersemi minik bir sesle uyanıp, kendisinden su isteyen o minicik bir nefesi arayan... Kendisine "biliyormusun dünyanın en güzel kokan kişisi sensin" diyen sesi yine duymak için neler vermezdim diyen...Dün dolmuşta eline dokunan ufak parmakların bir tanesini, bezelyesi yerine okşayan... Anaokulu defterlerini ve uyduruk çizimlerini tüm gece boyunca toparlayı, resimlerini çeken...Yavrusunu 1 yıl boyunca, okulu yüzünden sadece hafta sonları görebilecek...Kendini tuvalet fırçası gibi hisseden Efsa...

21 Ağustos 2009 Cuma

Biz...


Zamanın birinde,
Çok ötelerde...

Biz,
İkimiz seninle
Kilimden evimizin,
Anne ve babası olmuştuk değil mi?

Üşüdüğüm anlarda,
Masa örtülerini sıkıca çekerek ısıtmaya çalıştığın...


Bugün...
Şimdi...
Nedendir bilinmez, aklıma geldin.
Özlediğimi hissettim...


* Resim alıntı

20 Ağustos 2009 Perşembe

Doğum günü


:)

Bugün akrepkızının, blogger Efsanın doğum günü. (bloguda aslan burcuymuş. Ondan herhalde bu sevilme arzusu içine işlemiş efsanın)

Geçtiğimiz sene tesadüf eseri google de bir şey ararken, Puccanın bir yazısını görmem ile bende blogger olmaya karar vermiştim.

Bir ton kelime yazdım ama hepsini sildim an itibari ile. Sadece beni okuyan herkese teşekkür ederim. (İlk yorumcum Üfürükten Prenses ti :) İkinci Mayamdı)

Ama en büyük teşekkür; benden hiçbir zaman desteklerini çekmeyen, belki sadece 2-3 kez konuştuğumuz ama öz konuştuğumuz, bilmeden bana yön ve ders veren 6 güzel insana... Her zaman yeriniz, öneminiz, saygınız bende saklı kalacak nerede olursak olalım. Beenmaya, Arzu, La paragas, Virgilius, Evren ve Joa. (Eh küçük kardeşlerin her zaman böyle bir şımarık yanları vardır. Sırnaşırlar. :)) )

Ne diyim güzel ve kaybettiklerimden çok kazandığım, bir parça daha olgunlaştığım, farkındalaştığım bir yıl oldu. Daha nice günlere bakalım.



* İlk yazılarında Türkçe karakterle yazmadığını farkedip anılara dalan Efsa. :)



18 Ağustos 2009 Salı

Gaflarım



Aklıma son zamanlarda yaptığım yada yazarken aklıma gelen gaflarım geldi de gülümsedim kendi kendime. :) Şmdilik bu kadar anımsadım idare edin. Belki hatırladıkça gelir.

  • 4 harfli isimler diyeceğime 4 haneli isimler dedim. Karşımdaki olmadı mezraa isimleri diyelim diye dalga geçmişti :)))

  • Pasomu kaybettim diyen arkadaşımın yazdığını, ben pasaportumu kaybettim diye okudum. Buna istinadende hemen "polise git bildir" dedim. Birde hemen git, acele et diye de mesaj üstüne mesaj yazdım. :)

  • Yine geçenlerde bir arkadaşıma "uyanmadıysan dürteyim" demek isterken, "uyanmadıysan sürteyim" dedim. Sonra o kadar utandım ki, kızardığımı hissettim... Allah tan cevap gelmedi uyanmamış diye sevindim. S ve D harfleri neden yanyana ki! Hıh... (öğleden sonra az dalga geçilmedi tabi ki) :)

  • "Üniversitede bazılarının hocalara yaranmak için" diyecekken.... "Üniversite de bazı hocalara yalanmak için" dedim. (olay koptu) :)


  • iki sade kahve yerine, müşterinin önünde iki sahte kahve demiştim.

Genel olarak benim ezber ve şeye şey yetiştirircesine yazmamdan dolayı şu tarz olaylar çok oluyor:

düşüm
süştüm
ayyy yazamadım
düştüm


Öhöm: Şaşkın efsa :)


Resim alıntıdır.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Anladım... (1)



* Sanırım içtenlik ile ilgili. İsteyince olmuyor ama bir gün mutlaka oluyor!



Evren ile 24 temmuz da yaptığımız bir konuşma bu:

evren: bulursun elbet bir çözüm. mutlaka vardır. her zaman bir çözüm vardır. belki istediğin gibi olmaz, ama o anda çözümdür işte

ben: evet :) hala umudumu yitirmiyorum ve şöyle bir his var zaten 1 haftadır. evet çok yaklaştı... bişiyler olacak hissi...

evren: olacak tabi :) Güzel şeyler olacak :)

ben: sende de böyle mi olmuştu?

evren: bilmem. daha çok şöyle oldu. bıraktım kendimi. hatta xxxx ile bir konuşmamız var. frenleri bırak. nasıl olsa geri vites var diye. bıraktım

ben: :) bende de şöyle: birşey olacak hazırlan deniliyor gibi. 1 haftadır böyle hissediyorum. sanki bir ses bekle diyor ve hazırlan



İşte birşeyler oldu, bu konuşmadan birkaç gün sonra. Hayır mı, şer mi göreceğiz...! Bütün hırslarımı, kızgınlıklarımı, kırgınlıklarımı yenebilecekmiyim göreceğim. Sınırlarımı bilmek için harika bir an olacak bu, gerçekleştiğinde...!


resim

Related Posts with Thumbnails

..